3 Haziran 2011 Cuma

Oradaydık: Interpol

Ah, ah Interpol...

İtiraf etmeliyim ki bütün bir yıl boyu pek çok etkinlikle haşır neşir olmuş olsam da Interpol ismi sarfedildiği anki heyecanım bir başkaydı. Zira Interpol benim beraber büyüdüğüm anbean müzikal süreçlerini takip edebildiğim bir grup. Hani herkesin içselleştirdiği "İşte bu benim grubum!" dediği birileri vardır ya, Interpol benim için tam da o noktaya tekabül ediyor. New Yorklu ekiple ilk tanıştığım sıralar post-punk kavramını yeni yeni tanıyordum, Joy Division mecaram henüz başlamıştı. The Chameleons'ı kulaklarım ilk kez duyuyordu. Grupla merhabalaşma dönemlerim 2. albümleri Antics'i piyasaya sürdükleri zamana denk düşüyor. Paul Banks'in liriklerindeki yoğunluk hızlı post-punk ritimleri tav olmam için ziyadesiyle doyurucu sebeplerdi. Slow Hands'i, Take You On A Cruise'u kim bilir kaç defa loop'a aldım, albümü baştan sona kaç kez dinledim... İlk albümleri Turn On The Bright Lights ise bence tam bir şaheserdir. Joy Divison dışında bir gruba sarılabilmek üstelik yakın geçmişten bir gruba bu misyonu yükleyebilmek ne kadar da şahane! Ancak işler bu kadar şahane ilerlemedi biz hayranları ve Interpol için. Our Love To Admire süreciyle birlikte Interpol'e burun kıvırmaya başladık keza. Ve açık yüreklilikle belirtmeliyim ki son albümleri Interpol'den duyduğum ilk şarkı Barricade beni itmeye yetti de arttı. Aşinası olduğum Interpol müziği kalitesine yaklaşamadığı gibi sözleri de bir o kadar doyurucu değil malesef. Konsere de son albümden çalmasalar keşke motivasyonuyla gittim -ki pek çoğumuzun bu hissiyatla konser alanına yol aldığına eminim.

Maçka Küçükçiftlik Park ses sistemindeki sorunlarıyla nam salmış bir konser alanı. Ses sisteminden umudum yoktu ancak Interpol hatrına bir nebze ayar vermişlerdir umudunu taşımıyor da değildim. Umutlar suya düştü, yine ve yeniden ses sisteminin gazabına uğradık. Mor ve Ötesi özel grup olarak sahne aldı. Performanslarına çok konsantre olamasam da kendilerinin böyle organizasyonlara yakıştığı gerçeğini gözardı etmemek gerek. Interpol sahneye çıktığında ortalığı çığlık kapladı.

Epey kalabalıktı. Paul Banks "Merhaba!" dedi ve konser boyunca da dedikleri bundan daha farklı ayarda, daha samimi sözler veya cümleler değildi. Seyirciyle iletişim kurma babında çok samimi olmadıklarını, mesafeli durduklarını zaten biliyoruz. Ekipten Brazzaville sıcaklığı bekleyip sonradan hayal kırıklığına uğramadık. Eski albümlere fazla fazla dönmeleri bu konseri konser yapan, Interpol büyüsünü koruyan en önemli detay. Son albümden şarkıları benimseyemeyen hayran kitlesi bir hayli fazla. Son albümden şarkılar çalmaya başladığında sıkıntı da basmaya başlıyordu Interpol sevenleri.


Neyse ki sıkıntılı zamanlar çabuk geçti. Slow Hands başladı coştuk, The New ile hüzünlere yol aldık. Ses sistemine rağmen gümbür gümbür çaldılar. Sahnede hoplamalı zıplamalı seyirciyi coşturacak hareketlere bulaşmadıkları için genel konser atmosferi durağandı. Zaman zaman içine giremediğimiz de oldu. Konserin kısa sürmesi bizleri hayal kırıklığına sürükledi. Bis için döndüklerinde "İşte bu!" dedik. Bütün bir konser boyu çalmaları temennisinde bulunduğumuz Take You On A Cruise'u işitti kulaklarımız. Üstüne bir de Obstacle 1 geldi ya, kalabalık mest oldu. Bütün olumsuzluklar geride kaldı, finaller arasında moral bulduk.


Onca lafın sözün üstüne playlist'i de yazalım tabii.

Success, Say Hello To The Angels, Narc, Hands Away, Barricade, Leif Erikson, The New, C'Mere, Lights, Evil, NYC, Lenght of Love, The Heinrich Maneuver, Memory Serves, Slow Hands, Untitled, Take You On A Cruise, Not Even Jail, Obstacle 1

Evet, ne yazık ki Specialist çalmadılar. Bir de epey kısa durdular sahnede. Neyse, yine de biz dün akşam Interpol konserindeydik, çok da güzel vakit geçirdik.

Share This
Subscribe Here

0 yorum:

 
Avaz Avaz Dergisi

izliyorlardı

Avaz Avaz Copyright © 2011 BeMagazine Blogger Template is Designed by Blogger Template
In Collaboration with fifa