Gren aylar sonra ilk kez sahnedeydi
Zaman zaman aksini destekleyen örneklerle karşılaşsak da canlı performansların albüm kaydı dinlemekten çok daha keyifli olduğu genel geçer bir yargı olarak kabul edilir. Bazı müzisyenler konserde albüm kayıtlarının aynısını çaldıkları için takdir toplarken, kimisi de sahnede bambaşkalaşmalarıyla kalplerde yer eder. Tam şu noktada “Yeter gir artık konuya” dediğinizi duyar gibi oluyor ve sözü Gren’in son konserine bağlıyorum; Gren geçtiğimiz Çarşamba Bronx Pi Sahne’deki konserlerinde söz konusu ayrımda ikinci gruba dahil olduğunu göstermekten yine çekinmedi.
Performanslarına geçmeden önce izleyiciden kısaca bahsetmem gerektiğini düşünüyorum ki, Gren’in aylar sonra gerçekleştirdiği ilk canlı performans olduğunu göz önünde bulundurunca katılımcı sayısının çok çok daha fazla olması gerektiğini söylemek yanlış olmaz. Tam bu sebepten, üstünkörü bir dinlemeyle bile Türkiye’deki pek çok müzisyenin arasından nasıl kolayca sıyrıldığını görebileceğiniz bu adamların hak ettikleri takdiri göremedikleri yönündeki fikirlerimi beyan etme ihtiyacı içindeyim. O konser salonu dolup taşmalıydı!
Konsere mor ve ötesi’nden Bazen’i yorumlayarak başladılar. Cover ile başlamalarının arkasındaki motivasyonu bilemesem de, şarkının kendilerine fazlasıyla yakışmasından olsa gerek, dinleyiciler olarak bu durumu hiç yadırgamadığımızı söyleyebilirim. Yasak Meyve ve hemen onu takip eden Gel ile hiç hissettirmeden hızı ve sertliği arttırdılar. Albümdeki 13 şarkıdan 11’inin yanı sıra, Bir Varmış Bir Çokmuş ve İsyan isimli iki parça daha setlist’e dahildi ki Gren’in önümüzdeki haftalarda yayınlayacağı single’da kendileriyle karşılaşmamamız için hiçbir görünür sebep yok gibi duruyor.
Yazının başında da belirttiğim gibi müziği sahnede kat be kat büyüdüğünden Gren’i canlı dinlemek; basılan her notanın, her ritmin kulaklarınızdan bütün vücudunuza akması kısa vadede kendinize yapabileceğiniz büyük iyiliklerden biri olur. Buna rağmen sahnedeki Gren hakkında yapmak zorunda olduğum bir eleştiri yok değil. Müzikleri her ne kadar tek başına dinleyicileri sahneye bağlamak için yeterli de olsa, konser sırasında konuklarla etkileşimlerinin sıfıra yakın olduğu gerçeğini görmezden gelmek imkansızdı. O kadar ki sahneden indiklerinde, pek çok insan daha fazlasını dinlemek için hevesli olduğu halde, kimse daha fazlasını talep etme cesaretini bulamadı kendinde. Zaten ağzımızı açmaya fırsat bulamadan sahneden iniverdiler. Yalan yok, üzüldük biraz. Yine de bol miktardaki artılarının bu tek bir eksiyle gölgelendiğini iddia etmek “Müzik dinlemeye gittim” diyen insan için pek tutarlı bir davranış olmaz, boşuna beklemeyin, yapmayacağım.
Sonuç olarak sahneyle iletişim safhasında problem yaşamış olsak da müzikal anlamda fazlasıyla doyurucu bir geceydi. İşittiğimiz her şeyden memnun kaldık, daha fazlası için sabırsızlanmayaysa zaten konser bittiğinde başlamıştık.
*Fotoğraflar için Didem Dinçsoy'a teşekkürler
..
0 yorum:
Yorum Gönder