Dizi 20'li Yaşlarda Aşka Verdiğimiz İsimdir
Breaking Bad bitti ve ben her güzel dizide olduğu gibi yine sevgilimden ayrılmış gibi hissediyorum. Şimdi burada dizileri sevgilisi gibi gören dizi-sever pozu vermek mümkün ama amacım bu değil. Aslında Breaking Bad sezon finalini verdiğinden adam akıllı bir amacım da yok. Amacım rakı sofrasındaymışçasına eski sevgilimden bir sonuca ya da ispata kalkışmadan bahsetmek. Sadece ve kısaca onu anlatmak istiyorum.
Breaking Bad'le tanışma hikayem herkesin aşk hikayesinde olduğu gibi bana da büyülü geliyor. Diziyle tavsiye sonucunda tanıştım ve her diziye başlamadan önce olduğu gibi bunda da önce bağlanıp sonra kaybetme korkusunu duydum. Şimdi İbrahim Tatlıses'ten "aklıma gelmeyen başıma geldi" söylemek vardı ama benim durumum tam tersine "Kendim ettim kendim buldum".
Bazen hak ettiğinizden daha fazlası olduğunu düşündüğünüz ilişkilere denk gelirsiniz. Breaking Bad de böylesi bir şeydi. Kesinlikle bu kadar iyi bir diziyi hak edecek bir şey yapmadım. Bu yüzden her buluşmamızda diziye karşı çok yoğun bir minnettarlık duydum. Bu sebepledir ki Facebook, Twitter ve Sims Social şeytan üçgeni ilk defa bir diziye müdahale edemedi. Sürükleyicilikten bağımsız bir durum bu. Breaking Bad, CSI ekolünden dizilerde artık mekanikleşmiş bir sürükleyicilikle insanı kendine kilitlemiyor. Breaking Bad izleyende bir türlü sıyrılamadığı bir saygı ve minnettarlık uyandırıyor. Bu yüzden de dizinin başından ayrılmak mümkün olmuyor.
"Bitince ne yapacağım?". Terk edilme korkusu kadar kötü bir şey varsa o da dizilerin insanlardan bile fani olması gerçekliğidir. Vedalaşacağınızı ve özleyeceğinizi bile bile neden dizi izlenir? Bu sorunun abesliğini şöyle göstermek mümkün: "Olacakları bilseydin yine de aşık olmaz mıydın?". Aşık olmayı isteyen her insan Breaking Bad izlemeyi de ister.
0 yorum:
Yorum Gönder