iPod'u iPod yapanın ne kadarı imajı? Yoksa sadece dış görünüşe tutulan sığ insanlar mıyız? Bu postun bu sorulara cevap vermek gibi bir iddiası yok, ne var ki iPod'un görünümü mevzusuna biraz daha uzaktan bakmanıza, dolaylı yoldan da olsa daha net bir görüntü yakalamanıza yardımcı olabilir.
On the Go: Bundan 10 yıl öncesinde, iPod'u inanılmaz kılan 1000 şarkıyı ceplerimize sığdırabilmesiydi. Ceplerimize! Apple için de en önemli noktalardan biri olan tasarımının, wheel'ı ve beyaz ısrarcılığı iPod'u zihinlerimize kazımaması oldukça zordu.
Shuffle: Yıllar boyunca, her yeni nesil iPod'la birlikte bir şeyler değişti. Boyutlar küçüldü, ekranlar değişti -Shuffle'da tamamen ortadan kalktı-, yeni renkler geldi ama çok uzun süre iPod sunumlarında iki şey değişmedi: Bir iPod'u kilometrelerce öteden tanıyabilmenizi sağlayan orta yerindeki scroll/click/touch wheel ve Steve Jobs'un kostümü. 2007'de iPod Touch'ın hayatlara girmesiyle iPod'un alamet-i farikası wheel'in görüş alanlarımızdan çıkmasına rağmen gördüğümüz şeyi hala iPod olarak algılamamızın arkasında tabii ki pek çok sebep olabilir. Ben oyumu iPod'un bütün bu değişim sürecini sürekli öncekileri referanslayarak, gerçek bir evrim gibi gerçekleştirmesinden yana kullanacağım.
"iPod, Therefore I Am": iPod'un gerçek bir fetiş objesine dönüşmesi sürecinde kesin çizgiler ya da dönüm noktaları yok. Öyle görünüyor ki her şey otobüs yolculuklarında sıkılınca beyaz kulaklıkları saymamızla, yani iPod'u diğer araçlardan ayıran tasarımıyla başladı. Sırf daha ince, daha yeni, daha renkli diye her çıkan jenerasyonla birlikte iPod'lar yenilendi, bozulan kulaklıklar mutlaka ama mutlaka orjinal beyaz kulaklıklarla değiştirildi. iPod sevginizin ne kadarının işlevselliğinden kaynaklandığını düşünüyorsunuz bilmiyorum ama bir sorun kendinize, şimdiye kadar kaç kere iPod'unuzdan "Mp3 Player" diye bahsettiniz?
0 yorum:
Yorum Gönder