Hollywood'un klasik korku sinemasının canavarlarını kullanarak korku dışı türlere el atması yeni bir şey değil. Hele gecenin çocuğu vampirleri, türlü aksiyon filminin ve (Twilight sağolsun) Dracula (1992) kokulu "romance"lerin içinde görmek bizim için gündelik rutinin parçası haline geldi. Bu tür değişikliği gişeye yansımış olsa gerek ki, vampirler Daybreakers ile Lionsgate stüdyolarında bu sefer de bilimkurgu yolculuğuna çıkarılıyor.
2019'daki bir salgının tüm dünyayı vampire dönüştürmesinin ardından dünyadaki yaşam tamamen geceye taşınmıştır. İnsanlar özel enstitülerde kan bankası olarak kullanılmakta ve toplumun gıdası karşılanmaktadır. İnsan ırkından çok az birey kaldığından vampirler küresel bir kıtlığın eşiğindelerdir. Bir grup araştırmacı (kendileri vampir oluyor) ise insan ırkının soyunun tükenmesini engellemenin bir yolunu bulmaya çalşmaktadır.
Yakın gelecekte geçen vampir hikayeleri yeni birşey değil ancak (I am Legend'ın atmosfer itibariyle daha çok zombi dünyasına uygun bir film/kitap olduğunu kabul edersek) insanlığın geleceğini vampir mitosu üstünden kuran hatırısayılır çok film bulunmamakta. 2010'un başında vizyona girecek Daybreakers, işini düzgün bir şekilde kotarabilirse, vampirleri gizli örgütlenmelerin ötesine çıkararak yeni bir karanlık gelecek modeli armağan edebilir seyircisine. Özellikle korku ve aksiyon filmlerindeki başarısı ile dikkat çeken Lionsgate, iyi bir bilimkurgu sunmama ihtimalinde bile eğlenceli bir film çıkaracaktır ortaya. Zira kadro güçlü gözüküyor; Ethan Hawke, Sam Neill ve Willem Dafoe gibi oyuncular kamera karşısında yerlerini almışlar. Yönetmen koltuklarında ise Peter ve Michael Spiering oturmakta. Spiering kardeşlerin 2004 yılındaki Undead adlı ilk uzun metrajları, Evil Dead'i andıran mizahı ile beklentileri karşılayan farklı bir yapımdı.
İnsanların gün ışığı ile vampirlerin floresan lambalarını bir kez daha çarpıştırmak isteyen herkese Daybreakers hatırlatılır. Filmin önerilip önerilmeyeceğini ise önümüzdeki günler gösterecek...
0 yorum:
Yorum Gönder