The Truman Show'un ilk konuğu Lemur.
O kadar özgün, rahat ve sevimliler ki... Kayıtsız kalmak zor.
Nil İpek, Deniz, Ergin. 25 Mayıs'ta Dogzstar'dalar.
Lemur Facebook
Lemur Myspace
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Aybike: Lemur’u tanıyarak başlayalım söyleşimize. Lemur ne zamandır var, bir araya gelme sürecinizden bahseder misiniz?
Ergin: 2008 Mart – Nisan gibi temelleri atıldı Lemur’un.
Deniz: Nil İpek’le benim tanışıklığımız 2007’ye dayanıyor, 1 yıl sonra da Ergin’le tanıştık.
Nil İpek: Aslında olay tamamen şöyle gelişti; Rock korosunda tanıştık, çizgi film müzikleri çalan bir grup kuralım istedik ve Karton’u kurduk. Power Rangers, HeathCliff, Scooby Doo şarkılarından oluşan bir repertuarımız vardı. Epey de geniş bir kadroydu. Davulcu olarak da Ergin grubumuza dahil oldu. Çok eğlendiğimiz bir gruptu. Ancak çalışmalar aksadı, bir şekilde bir araya gelememeye başladık. Yine Karton için toplandığımız bir gün çalışmada üçümüz vardık. Deniz’in bestelerini çalmaya başladık. Bir sonraki dönemde de Lemur olarak Taşoda’da provalara başladık. Bu sırada geniş bir kadro olduğumuz ve organize olamadığımız için Karton dağıldı. Lemur’un temelleri, şekillenmesi de bu süreçte oldu.
Aybike: Öyleyse cover grubuyken kendi bestelerinizi yapmaya başladınız yani tamamen başka bir formata geçmiş oldunuz.
Deniz: Bayağı bir şok etkisi oldu hakikaten. Hatta onun yükünü üzerimizden atamadık arada hala Power Rangers çalmak istiyoruz. (gülüyoruz)
Nil İpek: Evet, net bir dönüş oldu bizim için.
Aybike: Peki, kendi bestelerinizi yapma fikri nasıl gelişti? Konserlerinizde sadece kendi bestelerinizi çalıyorsunuz.
Deniz: Ben liseden itibaren kendi bestelerimi yapıyordum ufak ufak. Nil İpek’in ve Ergin’in de besteleri vardı.
Ergin: Aslında sadece kendi bestelerimizi yapacağız diye bir araya gelmedik. Biraz da süreç o yönde gelişti.
Deniz: Bir araya geldiğimizde keyif aldığımız besteler ortaya çıktı ve devamını getirelim istedik.
Nil İpek: Bir de, özellikle cover yapmayacağız gibi bir tavrımız olmadı hiç.
Aybike: Beste yapma sürecinde etkileşim ve iletişim halinde olmak gerekiyor. Neticede birlikte bir şeyler ortaya koyuyorsunuz. Bildiğim kadarıyla Nil İpek şu an İzmir’de yaşıyor. Bu durumun nasıl bir etkisi var üretim aşamasında?
Deniz: Çok fazla bir araya gelip çalışamıyoruz son zamanlarda. Ancak yine paylaşıyoruz yaptıklarımızı. Toparlamak biraz zaman alıyor.
Ergin: Zaten saatlerce stüdyoda takılan bir grup olmadığımız için çok etkilenmedik. Deniz internetten şarkıyı yolluyor, ne yapılabilir diye düşünüyoruz. Ardından stüdyoya giriyoruz.
Nil İpek: Bir de şöyle bir şey var; şu sıralar daha fazla görüşüyoruz. Geçtiğimiz yıllarda okullarımız vardı, yoğunduk ve aynı şehirde hatta aynı okulda olmamıza rağmen 1 ay birbirimizi hiç görmediğimiz oluyordu. Ancak şimdi, fırsat buldukça İstanbul’a geliyorum ve her geldiğimde görüşüyoruz. Beste konusunda da; biri bir şey yapar, mail grubuna atar, tartışılır ve stüdyoda sonuca bağlanır. Bu süreçte bir değişiklik olmadı yani.
Aybike: Okuldan laf açılmışken şu an ne durumda, neler yapıyorsunuz?
Deniz: Benim okuldaki son dönemim.
Ergin: Geçen sene bitti benimki şu an çalışıyorum.
Nil İpek: Anaokulunda psikolojik danışmanlık yapıyorum. 50 tane çocuğum var, onlarla ilgileniyorum.
Aybike: Lemur haricinde de uğraşlarınız var. Mesela Deniz, senin çektiğin stop motion videoyu izledim ve bayıldım. Nil İpek de fotoğraf çekiyor. Ergin başka gruplarla müzik yapıyor.
Deniz: Animasyonla, resimle falan uğraşmaya çalışıyorum ama minimum boyutta oluyor. Yine ağırlıklı olarak müzikle ilgileniyorum. Görsellerimizi Nil İpek yapıyor.
Aybike: Görselleriniz, yaptığınız afişler ve illüstrasyonlar çok güzel.
Nil İpek: Lemur’la ilgili yaptığımız her şey uğraşılmış olsun istiyoruz. Mesela Deniz’in tanıtım için yaptığı video üzerine epey konuştuk, düşündük. Ben de posterleri çizmeye çalışıyorum.
Deniz: Yaparken çok keyif alıyoruz çünkü sevdiğimiz bir şey ve yaptıklarımızın güzel olmasını isteriz.
Aybike: Yaptıklarınız çok tatlı ve güzel oluyor. Lemur’un karakterini, müziğini nasıl tanımlıyorsunuz?
Ergin: Bir tarza koyamıyoruz; indie, alternatif veya rock müzik yapıyoruz diyemiyoruz.
Aybike: Janrından ziyade tavrını değerlendiriyorsunuz o zaman?
Nil İpek: Evet, sade ve naif diyebiliriz Lemur için. Çok süslü bir müzik yapmıyoruz.
Ergin: Samimi olduğuna inanıyoruz.
Deniz: İçimizden gelen şekliyle, yapay olmadan mümkün olduğunca doğallığını korumaya çalışarak yapıyoruz müziğimizi.
Aybike: Peki, Lemur’u taşımayı düşündüğünüz bir nokta, geleceğe dair planlar var mı?
Nil İpek: Elbette daha fazla insan şarkılarımızı bilsin, ezbere söylesin isteriz. Ancak olmazsa da sorun değil, müzikle ilgili hırsımız yok. Albümümüz çıksa da milyonlar satsa demiyoruz. Ticari boyutunu çok düşünmüyoruz. Güzel bir şeyler üretelim ve paylaşalım istiyoruz.
Aybike: Paylaşmak demişken daha sık konser vermeyi düşünüyor musunuz?
Deniz: Mekanlarla iletişime geçtik. Konser vermek istiyoruz. İletişime geçmekte geç kalabiliyoruz, üşengeçlik de var.
Ergin: Konser sonrası çok iyi tepkiler alıyoruz. Motivasyonumuzu arttırıyor.
Deniz: Yapmak istediklerimizi eninde sonunda yapıyoruz ama zaman alıyor. Bir de kendimizden çok fazla bahsetmekten ve övmekten hoşlanmıyoruz, itici geliyor. Belki bu bir bakıma kötü bir şeydir.
Aybike: Dediğin gibi bir bakıma kötü bir şey zira müziğinizi sevebilecek insanlar çok fazla görünür olmadığınız için yaptıklarınızdan bir haber olabilir, ürettiğiniz şeyleri ıskalayabilir.
Ergin: Konser verdiğimiz mekanları da beraber çaldığımız gruplar ve BÜMK ayarlamıştı. Yora ile Peyote’de, Vera’yla da Dogzstar’da çaldık. Şu sıralar Be The Band’in gazı var üzerimizde. Bunun etkisiyle konser ayarlarız diye düşünüyorum.
Lemur Peyote yollarında from lemur on Vimeo.
Aybike: Be The Band sürecinden bahsedelim biraz da. Nasıl gelişti olaylar; katılma kararınız akabindeki zaman dilimi? Üşenmediğiniz bir mevzu keza. (gülüyoruz)
Deniz: Üşenmedik çünkü kayıtlarımız vardı. 6 tane şarkı gerekiyordu. Taşoda konserinde de 15 dakikalık bir video çekmiştik. Her şeyimiz hazırdı.
Aybike: Yarı finale kaldınız.
Nil İpek: İlk 10’a kalacağımızı beklemiyorduk çünkü çok ticari veya çok uç, çok deneysel bir şeyler yapmıyoruz. Dolayısıyla böyle bir sonuç beklemiyorduk. Çok mutlu olduk tabii.
Ergin: Aramızda herhangi bir bağ olmayan, okul dışından, bizi tanımayan insanlar tarafından beğenilmek güzel bir şey.
Aybike: 6 tane beste demişken yeni şarkılar var mı gündemde?
Deniz: Şu an 8 adet bestemiz var. Düzenli bir şekilde çalışırsak 4 tanesi de yolda. Toparlanmayı bekleyen şarkılar da var.
Aybike: Tembellikten dem vuruyorsunuz ama EP yayınlamıştınız. Besteleriniz de var halihazırda, albüm fikrine nasıl bakıyorsunuz?
Deniz: Elbette isteriz ama henüz hayatlarımızı tam düzene oturtamadık. Ben okuyorum ve ne yapacağım belli değil. Nil İpek ve Ergin çalışıyor. Bir şeyler hayatlarımızda yerine oturmadığı için Lemur’u da alıp sağlam bir yere koyamıyoruz fakat koymayı çok istiyoruz.
Nil İpek: Hepimizin hayatı bir düzene girmiş olsa, hepimizin bir geliri olsa o zaman hakikaten bir albüm çıkartır ve maddi boyutunu karşılarız. Ancak şu anki durumumuzda sponsor bulmadığımız sürece böyle bir işe girişme şansımız yok. Albümümüzün olması isteriz tabii.
Ergin: İleride albüm yerine EP de yayınlayabiliriz.
Aybike: Genel anlamda üretim sürecinizi tetikleyen, etkilendiğiniz şeyler neler peki?
Deniz: Etkilendiğim pek çok şey var tabii. Bir manzara bile etkileyebiliyor. Daha çok düşündüklerim, kafamda dönenler, içimden gelenler… Nil İpek’in şarkıları da öyledir genelde bir de muziplik var Nil İpek’inkilerde.
Nil İpek: Benimkiler daha çok bir şeylere sinirlendiğim zaman çıkan şarkılar. Kendime, birine veya bir olaya sinirlenmiş oluyorum ve o esnada yazıyorum. O siniri yumuşatmak için de hafiften dalga geçiyorum. Muzipliği bu yönde. Deniz’in besteleri daha içten, daha derinden geliyor.
Aybike: Son zamanlarda dinlemekten haz aldığınız, “Vay be!” dediğiniz albümler var mı?
Deniz: The xx var son zamanlarda dinlediğim ve sevdiğim.
Nil İpek: Eskiden daha çok albüm dinliyorduk. Şimdilerde şarkıları seçiyoruz daha şarkı odaklı. Emir Yargın’ın şarkıları ve düzenlemeleri farklı kafadadır. Onun dışında Zoey Van Goey ve Eatliz var. Replikas’ı seviyorum.
Aybike: Lokal sahneden sorsam?
Ergin: Yora, 123 ve Ars Longa sevdiğimiz gruplar.
Nil İpek: Sakareller’i ve Mispis’i takip ediyorum. Bir de şöyle bir şey var; yeni bir sürü grup çıkıyor ancak bu gruplar birbirlerine çok benziyor. Müzikal anlamda yeni bir şeyler katmıyor ama katıyormuş gibi davranıyor. Biraz da bu sebepten yeni çıkan her gruba şüpheyle yaklaşmaya başladım çünkü tatmin etmiyor.
Deniz: Beklentiyle de alakalı. Mutlaka aralarında iyi gruplar vardır. Keşfetmek ve takip etmek gerekiyor.
Aybike: Son olarak, Lemur takipçilerine söylemek istedikleriniz?
Lemur: Myspace ve facebook aracılığı ile bize ulaşabilirler. EP’mizi indirebilirler. Yakında konserlerimiz olacak bekliyoruz!
0 yorum:
Yorum Gönder