Zamanı gelmişti...
Beklenen oluyor ve 90'ların fenomen ismi James Cameron, son filmi Avatar ile 2000'leri muhteşem bir şekilde kapatmaya hazırlanıyor. Günümüz bilimkurgusunun tartışmasız en özgün eserlerini yaratan James Cameron hangi filmlerle kalbimizi çalmıştı hatırlamak ister misiniz?
The Terminator (1984)
Kadere karşı başlanan epik savaşın ilk bölümü 6,5 milyon dolar gibi görece düşük bütçeli bir rakamla Cameron'un ellerinde hayat bulmuştu. Yakın gelecekte makinelerin dünyadaki mutlak hakimiyetlerini ilan etmelerinin önündeki tek engel John Connor ve onun önderliğindeki direnişçi gruplardır. Makineler bir türlü yok edemedikleri Connor'dan kurtulmak için alışılmadık bir yönteme başvururlar: Direniş liderinin annesini daha John doğmadan öldürmek. Hayallerimizin valisi Arnold'un taş kesilmiş yüz hatları ve başarılı karanlık atmosferi ile gerilim ve aksiyonu her saniyesinde yaşatan Terminator, 80'lerin cyborg sinemasının hakim filmi olacaktır.
Aliens (1986)
Ridley Scott'un korku-gerilim klasiği Alien'ını hem yaratıldığı mükemmel dokuyu zedelemeden yeni bir filme taşıyacak hem de bir marine vs. aliens çatışmasını gerilimin bir an bile düşmediği büyük bir ustalıkla kotaracak ismin Cameron olması The Terminator'deki başarısı düşünüldüğünde hiç de şaşırtıcı olmasa gerek. Karanlık, kapana kısılmışlık ve sayısız asit salyalı mahlukat... Filmin kadın kahramanı Ridley ise Sarah Connor'ın Terminator 2'de evrileceği halin ipucunu veriyor adeta...
Terminator 2: Judgement Day (1991)
Tüm zamanların en iyi bilimkurgu filmi (bizde abartı yok!) Terminator 2, savaşı bir adım ileriye taşır. Film iyi ve kötüyü ters yüz eder, alıştığımız dengeleri bozar. Bir önceki filmin masum annesi Sarah Connor bu filmde bir ölüm makinesine dönüşmüş, dünyanın umudu, babasız kurtarıcı John Connor sterillikten uzak, serseri bir çocuk olarak çıkmıştır karşımıza. Skynet'in bu seferki gazabı ise sinema tarihinin belki de en zalim ve büyüleyici robotu T-1000'dir. Film muhteşem işlenmiş karakterleri, müthiş aksiyonu ve unutulmaz finali ile tarihe imzasını atar. James Cameron ile başlayan seri gene Cameron'un önderliğinde son bulur...
Strange Days (1995)
Listemizdeki diğer filmlerin aksine bu film James Cameron'un yönetmenliğini yaptığı bir film değil. James Cameron'un senaryosunu yazdığı ve eski eşi Kathryn Bigelow'un yönettiği Strange Days, çağının çok ötesinde olmanın lanetini fazlasıyla sert bir şekilde yaşamış gizli hazinelerden bir eser. 42 milyon dolara kotarılan ancak sadece 7 milyon dolar gişe yapabilen yapım, kesme kullanılmadan çekilmiş upuzun aksiyon planları ve animelere has bir cyberpunk estetiği ile günümüz bilimkurgu seyircisine tahmininden çok şey vaadediyor. 1999'un son günlerinde insanlar yasadışı yollardan anılarını kaydedip satma şansına sahiptirler.
Eskinin polisi, şimdinin "anı" kaçakçısı Lenny Nero'nun sokaklarda dolaşıp zengin müşteri avlamaktan başka bir meşgalesi yoktur. Ancak birlikte çalıştığı hayat kadınlarından birinin kaydettiği bir "anı" kaseti bir şekilde eline geçince, kendini tüm New York'u savaş alanına çevirmeye yetecek bir komplonun ortasında bulur.
Juilette Lewis ve Ralph Fiennes gibi isimlerle kaotik bir siberkıyamet yaşamak isteyen herkes Strange Days'e bir şans tanımalı.
"Milenyum korkusu" günlerini hatırlayan herkese nostalji niyetine...
Titanic (1997)
Kendimizi kandırmayalım. Hepimiz sevdik, heyecanlandık hatta hüngür hüngür ağladık o günlerde. Sinemalara gelişi, gidişi, her şeyi olay oldu. Çoğu insan sadece yakışıklı ve iyi bir oyuncu diye Leonardo DiCaprio'dan nefret etti. Ama Titanic'i yapan zihnin bize kötü bir Avatar sunacağına inanmak zor, hatta imkan tanımaz...
Avatar (2009)
18 Aralık'ta çok şey değişecek...
0 yorum:
Yorum Gönder