2010 Blog Ödülleri
Bloglar ve bireye sundukları yeni imkanlar, başından beri zihnimde kuşkular uyandıran bir mevzuydu. İletişimin büründüğü yeni haller, geleneksel medyanın önüne geçilemez evrimi, 'entertainment' denilenin hayatın her anına fütursuzca bulaşması, amansız informasyon akışı, kendini ifade etmenin bambaşka formatlarla ve bambaşka yöntemlerle zenginleşmesi... Hollywood sakızlığına paralel: ''Kötü ellerde çok tehlikeli bir silaha dönüşebilir.''
Zihnin özgürleşmesi, bilgi dolaşımının kolaylaşması ve insanları/fikirleri/disiplinleri birbirine verimli bir biçimde yaklaştırabilmesi açısından büyük önem taşıyan ve hepimizin tecrübe ettiği gibi Batı'da (ve hatta kimi durumlarda İran ve Çin'de) buraya kıyasla çok daha efektif bir biçimde kullanılan blogların ve sosyal medyanın aslında nelere kadir olduğunu Avaz Avaz, henüz bu hafta başında birinci elden tecrübe etti. Kritik düşünmeyi ve düşündüklerini somutlaştırabilmeyi bilen, tarafsız ve tertemiz bir zihin tarafından yaratılan Tabula Rasa, bizzat muhattabından çok değerli bir geri dönüş aldı. Haftanın takip eden günlerinde 2010 Blog Ödülleri'nde önce oylama sonucunda ilk 5'e, takiben de jüri seçimiyle ilk 3'e kaldık; Avaz Avaz'ı temsilen törende bulunacağım da kesinleşti.
2010 Blog Ödülleri, aniden haberdar olduğumuz ve kısa bir süreç sonucunda dahil olmaya karar verdiğimiz bir etkinlikti. Süreçte sizinle daha yakın irtibat kurma şansı, diğer bloggerlarla bir araya gelme fikri ve en nihayetinde mevzunun ileri gelenlerinin beyin fırtınalarına birinci elden tanık olma ihtimali bizi ödüllere aday olmaya ikna etti.
Ödül töreni, Blog Ödülleri'nin 3 yıllık serüveninin gerekli data ve grafiklerle açıklanmasıyla başladı. Ödüllere ve blog kültürüne dair farkındalığın 3 yılda epey yol kat ettiğini ve şüphesiz her bloggerın zihninde zaman zaman dolaşan ''Bizi kim okuyor yahu?'' sorusunun cevabını ilgiyle takip ettim. İnternette içerik oluşturan ve tüketen kitlenin içindeki kadın yüzdesinin artışı sevindirici. Bunun yanında, blog takipçilerinin ve blog ödüllerine dahil olan kitlenin eğitim durumlarını ve Türkiye'de şehirlere göre dağılımını görebilmek de çok değerliydi. Sunum esnasında Türkiye'de 'user generated content' ve 'sosyal medya' denilenin yolculuğuna, Blog Ödülleri eşliğinde tanıklık ettiğimi hissedişim boşuna değildi kuşkusuz.
Arda Kutsal moderatörlüğündeki 'Türkiye'de Twitter' paneli, kafa açma namına günün zirvesiydi. Alemşah Öztürk, Selçuk Erdem, Kayra Pazar, Onur Yüksel, Umut Selvi ve Yekta Kopan'ın katılımıyla, ziyadesiyle akıcı ve zihinsel açıdan zengin bir tartışma seyrettim. Selçuk Erdem'in internetteki datalara güvenme konusundaki kuşkuları, lokalleşmesini hasretle beklediğimiz Trending Topics'in Türkiye'de sebep olabilecekleri hususundaki fikirleri, Kayra Pazar'ın ve Yekta Kopan'ın Twitter iletişimine diğer konuşmacılara oranla daha sosyolojik bir tavırla yaklaşmaları ve marka-tüketici ilişkisine dair somut tecrübeler paylaşmaları, Alemşah Öztürk'ün Twitter'da tüketiciyi tanıyabilme/tüketiciye dokunabilme ve markanın doğru konumlanabilmesi hususundaki fikirleri gerçekten değerli ve ilham vericiydi.
Takiben Tunç Kılınç moderatörlüğündeki 'Like Mecburen' çok farklı bir frekansa götürdü katılımcıları. Sunipeyk, Özgür Alaz, Uğur Özmen, Sadık Kocapaşa ve Burcu Tüzün'ün katılımı ve Tunç Kılınç'ın kendine has üslubuyla panel bir talk show'a dönüştü. Tunç Kılınç'ın spam maillere ve SMS'lere karşı FriendFeed'de ve kendi blogunda açtığı savaşın panelde yeniden gündeme gelmesi ve aynı zamanda Blog Ödülleri sponsorları arasında yer alan bir şirket yetkilisiyle birebir tartışılabilmesi günün bir başka akılda kalacak anıydı.
Oylama sonucunda ilk 5'e, jüri seçimi sonrasında ilk 3'e kaldığımız Kültür-Sanat kategorisinde 3. olduk. 2.liği bundan böyle takip etmekte sakınca görmediğimiz ve takip etmenizi tavsiye ettiğimiz Sigara Yanıkları alırken, 1.liği Urban Confessions elde etti.
Önümüzdeki senelerde daha spesifik alt dallarla, daha geniş kitlede katılımla ve geçtiğimiz senelerin tecrübeleriyle gözle görülür bir şekilde büyüyeceğini ve Türkiye'de sosyal medya/user generated content hususunda standart belirleyici bir hale bürüneceğini tahmin ettiğim Blog Ödülleri, Temmuz 2009'da hayata geçen ve epey kaydadeğer bir ivmeyle serüvenine devam eden Avaz Avaz için epey keyifli-yararlı bir tecrübeydi. Müziğe ve dokunduğu hayata dair farkındalığımızı, fikirlerimizi ve üslubumuzu online mecrada çok daha etkili bir şekilde kullanabileceğimizi, sizlere daha yakın olabileceğimizi ve bu süreçte değerli tecrübelerle donanacağımızı Avaz Avaz blogunun aktivasyonuna karar verdiğim günden beri hissediyorum ancak Mayıs'ın ilk haftasının mevzubahis süreç için önemli bir dönüm noktası olduğunu birinci elden tecrübe etmenin keyfi de başkaydı.
Oylama sürecinde bizi yalnız bırakmadınız. Öncelikle sizlere çok teşekkür ediyorum. Bu yolculuğun zamanla nerelere gideceğini beraber tecrübe edeceğimizden ve yalnız kalmayacağımızdan eminim; bir teşekkür de geleceğe dair.
Ödül töreninin ulaşabildiğim tek görselini de paylaşırken, Temmuz 2009'da başlayan yolculuğun Mayıs 2010'daki görüntüsünü gerçek kılan Avaz Avaz kadrosuna da huzurlarınızda şükranlarımı ve sevgilerimi sunuyorum. Birbirinden yaratıcı, keskin ve zeki insanlardan oluşuyor Avaz Avaz. Olur da yolunuz bir gün Boğaziçi Üniversitesi'ne düşerse, toplantıya bile bekleriz! :)
0 yorum:
Yorum Gönder