Gerçek olacak mı?
Yakın zamanda muhtemelen pek çok arkadaşınız Kony 2012 videosunu paylaştı ve Twitter feed'inizde #STOPKONY hashtag'li pek çok tweet'le karşı karşıya kaldınız. Geçtiğimiz 5 gün içinde dünyanın dört bir yanındaki pek çok insan aynı süreçten geçti. Video, şimdiye dek hiç görmediğimiz bir hızda yayıldı, işin içine ünlüler girdi ve daha yayınlanışının üstünden 1 hafta geçmeden 65 milyon kere izlendi.
Kony 2012'de asıl adamımız Jason Russell, Jacob ve diğer çocukların -ölmenin içinde bulundukları yaşamdan daha iyi bir alternatif olduğunu düşünen çocuklar- acıklı hikayesini oğlu Gavin'in anlayabileceği basitlikte; sizi, duyduklarınızı görmezden gelmeye vicdanınızın el vermeyeceği kadar odağına alarak anlatıyor. Mesaj fazlasıyla net, “Değişim için ihtiyaç duyduğumuz güç kalabalıktan gelecek. Sen olmazsan yapamayız.” Jacob'a arkanızı dönebilecek misiniz?
Afrika'daki katliamlar şüphesiz yeni bir konu değil, her gün ölümle yüzyüze gelen çocuklar da. Ne var ki Jason Russell oldukça iyi bir hikaye anlatıcısı; anlattıklarını kendisini dinleyenlerin hayatlarıyla hangi noktalarda ilişkilendireceğini, dikkat çekici noktaları parlatmayı ve karşısındakileri heyecanlandırmayı çok iyi beceriyor. Zaten Afrika'daki bir katliamı konu alan 30 dakikalık bir videonun birkaç gün içinde milyonlarca kez izlenmesini başka şekilde açıklamak pek mümkün değil. İzlediğimiz şey, fazlasıyla profesyonelce hazırlanmış ve gücü tamamen hikayesine dayanıyor. Diğer yandan kendisi karşısında yükselen sesler yine ilk olarak hikayesindeki yanlışlıklara odaklanıyor.
Kony 2012, şimdiye dek gördüğümüz en hızlı yükselen sosyal hareket denebilir. Böylesi dikkat çeken bir hareketin pek çok sert sorgulamaya tabi tutulması, yayın öncesinde organizasyon tarafında da beklenen bir şey olsa gerek. Ne var ki, Invisible Children, kitlelere ulaşma konusundaki başarılarını bu noktada gösterebildi demek zor. Yayınlanan videodaki anlatımın abartılı ve gerçeklerin saptırılmış olması ilk planda yapılan en büyük eleştirilerden ve devamında pek çok soruyu da beraberinde getiriyor. Filmde ifade edilenin aksine Kony'nin 2006'da Uganda'yı terk ettikten sonra hiç geri dönmemiş olması, hareketin arkasındaki motivasyonların temizliğini sorgulatıyor pek çoklarına. Kuruluşun desteklediği ordunun da Kony'nin ordusundan daha insancıl olmadığı ve aslında yapılan bağışların yine silahlı bir harekete ve savaşa yol açacağı getirilen diğer eleştirilerden. Kony 2012'nin, sönmüş bir mevzunun yeniden alevlendirilerek Jason Russell tarafında gelir, Amerika tarafında da petrol olarak karşılığını bulması fikri pek çoklarına yeterince ikna edici geliyor.
Süreç ne zaman, ne şekilde sonlanır; Kony yakalanır mı, devamında ne gelir şu anda kesin bir şey söylemek pek mümkün değil. Yine de, sonuç ne olursa olsun, 2012'yi Kony'le ve şimdiye dek yapılan en büyük ölçekli online hareketle hatırlayacağımız kesin.
0 yorum:
Yorum Gönder