Böyle röportaj görülmedi!
Bu noktada sözü röportaja bırakıyor, en az bizim kadar eğlenmenizi diliyoruz:
Aybike:
Club Bangkok serüvenini anlatabilir misiniz?
Doğu:
Bir süre Amsterdam’da DJ’lik yaptım. Amsterdam’ı bıraktığım zaman orada işler
inanılmaz iyiydi ama artık fazla
indie müzik dinlemediğimden, beni çok tatmin etmiyordu. O yüzden işi birlikte
çalıştığım kişiye devrettim. Artı bir katakulle oldu, Türkiye'ye dönmek
zorunda kaldım. Döndükten sonra bu iki güzel adamla tanıştım. Club Bangkok’a
karar vermemiz sonrası birkaç yerle iletişime geçtik ve bir kısmından ret cevabı
aldık. Sonra Dogzstar bizi kabul etti. Gerçi Dogzstar’daki ilk geceyi kimseye
duyurmamıştık.
Hakan:
Kendi arkadaş çevremiz vardı ilk seferinde. Sonraları promosyona yoğunlaşalım dedik. Bu süreçte afiş hazırladık. Ama biz yine 50-60 kişi bekliyoruz. O gün
halk ekmek kuyruğu gibi oldu. Bir sene sonra Dogzstar'dan çıkıp Babylon'a
geçtik.
Onur:
Bu süreçte Rock’n Coke'un etkisi de var. Aslında her şey festival sonrasında
büyüdü.
Aybike:
İstanbul’da benzeri DJ setlerin varlığından söz edemiyoruz.
Hakan:
Yaptığımız özel bir şey yok aslında. Biz eğleniyoruz, insanlar da ona geliyor.
Doğu:
İnsanlar kendilerini çok ciddiye alıyorlar. Ben kimseye gelmesi için ısrar
etmiyorum. Şu ana kadar kimseyi arayıp "İlla ki gel!" demedim. Oluruna bırakıp
eğlendiğin zaman geliyor demek ki. Biz de anlamadık.
Onur:
Hep söylüyoruz, gerçekten eğlence amaçlı bir oluşum Club Bangkok.
Hakan:
Şu klişe çok doğru: DJ'in eğlendiğini
görünce insanlar da eğleniyor. Amerika'yı tekrar keşfetmiyorsun çünkü. Yaptığın
şey sadece başkalarının şarkılarını çalmak oluyor.
Doğu:
Sonuçta bizim "playlist" herkeste olabilecek parçalardan oluşuyor.
Buse:
Dinleyiciye özel olarak sunduğunuz bir şey yok diyebilir miyiz?
Onur:
Dinleyiciye umarsızca dans ederek gerçekten eğlenebileceği birkaç saat vaat
ediyoruz.
Doğu:
Mesela
Radyo Eksen'deki bütün DJ'ler bizden daha iyi müzik bilgisinde sahiptir. Siz ne
düşünüyorsunuz bilmiyorum.
Hakan:
Genel müzik anlamında, evet.
Doğu:
Genel müzik anlamında öyledir fakat insanlar bundan çok haberdar olmasa da parti "DJ'ing" diye bir şey var. Daha çok indie konserine veya konseptli partiye
gitmek ve onlardan sonra çıkan DJ'leri dinlemek bu duruma daha çok aşina olmanı
sağlıyor. Kafanda oluşuyor bir şekilde, çaldığın parçanın yerini hangi şarkının
alacağını belirleyebiliyorsun.
Aybike:
Peki kitlenizin çok sevdiği ve sizin de her performansınızda mutlaka çaldığınız
şeyler var mı?
Hakan:
Two Door Cinema Club, Blur, Pulp var.
Doğu:
Burada bu gece yapıyor muyuz onu?
Hakan:
Neyi?
Doğu: Geçen sefer ne bayağı iyi gitti?
Onur:
Hayır yahu. Ölüyorum oğlum.
Hakan:
Bütün içki fişlerim cebimden çıktı.
Doğu:
Benim de. Hiçbir içki fişimi kullanmamışım o gece.
Hakan:
Performanstan önce 10 dakika kala mı, 7 dakika kala mı?
Doğu:
7 falandır. Acayip güzel oluyor.
Hakan:
Bakın sırrımızı söylüyoruz.
Ve
açıklıyorlar:
Doğu: Şimdi bir şişe tekilla alıyorsun. 3 kişi 4 dakikada içiyorsun. Gerisini hiç
hatırlamıyorsun. CD case'i açıyorsun yarısı çizilmiş, yarısının altında sakız
var. Bunu arıyorum bu uyuyor, bunu arıyorum bu ölmüş.
Buse:
Club
Bangkok, canlı performanslarına nasıl hazırlanıyor sorusunun cevabını almış
bulunuyoruz sanırım.
Hakan:
Cidden hazırlanmıyoruz. Tamamen doğaçlama oluyor.
Doğu: Aslında "kaliteli" denen elektronik "DJ'ing" de yapabilen insanlarız ama onu yaptığınızda
Türkiye'de dans etmiyorlar. Aynı seti Berlin'e, Paris'e koysak insanlar deli
gibi eğlenir. Çünkü daha çok müzik kapasiteleri var. İyi seti de kötü seti de anlıyorlar.
Burada sadece sahneye eğlendiriyor mu, eğlendirmiyor mu diye bakılıyor.
Biz de içeriz, mikslemeyiz modunda başladık ve böyle ilerledi. Oturup
miksleyeceğimizi de sanmıyoruz.
Onur:
İlla miks isteyenler her Perşembe akşamı Radio adidas Originals’taki radyo
programımızı da dinleyebilirler.
Aybike:
Sen Amsterdam'da da sahne alıyordun. İstanbul'da var olan gece hayatını nasıl yorumluyorsun?
Doğu:
İstanbul dört sene öncesine kadar fazlasıyla iyi durumda. Buraya ilk
taşındığımda durumlar çok daha farklıydı.
Onur:
Eskiden bir kulüpte Friendly Fires çalınca seviniyordum.
Hakan:
Şimdi olan konserler iyi mesela. Neredeyse bütün gruplar hemen her hafta
İstanbul’a gelmeye başladı.
Doğu:
İstanbul, bir Avrupa standardında olamamasına rağmen fena değil. Sosyolojik
tespite de girmek istemiyorum ama dört sene Hollanda'da yaşadım, orada on altı
yaşında insanlar para kazanmaya başlıyorlar ve her şeye kendileri karar
verebiliyorlar. Türkiye’de ne kadar bağımsız olduğun ailelere bağlı oluyor. Ailen
oturup sanatla ilgilenmiyorsa sen de sanatla ilgilenemiyorsun.
Aybike:
Türkiye'ye gelen sanatçıların en büyük şikâyetlerinden biri de genelde insanların
konserlere müzik dinleme yerine sosyalleşmek amaçlı gelmesi. Bu konu ve Babylon’un
sessiz konser uygulaması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Doğu: "Uyuz müzik" dediğimiz, folk müzik gibi konserlerde kesin uygulansın. Tamamen
arkasındayım bu uygulamanın.
Hakan:
Eğlenmek için gittiğin konser var, dinlemek için konser var. İkisi de farklı
konumda.
Aybike:
Yeni düzene göre her hafta neredeyse altı tane grup geliyor ve zaman zaman grupların sahne aldıkları tarihler çakışıyor. İstanbul’da bunu kaldırabilecek bir kitle var mı?
Hakan:
Kemik bir kitle var. Çok az denebilecek düzeyde, 60- 100 kişi ancak bilinçli
bir kitle yok.
Aybike:
Mesela siz kitlenizden memnun musunuz?
Doğu:
Ben çok memnunum.
Hakan:
Kesinlikle. Eğlenmesini biliyorlar.
Buse: "Üç dj bir play tuşu" tweet’i hakkında ne düşünüyorsunuz?
Hakan: İlk başta tweet’i yazan kişi bizim konsepti anlamamış. Biz DJ kafasına
girelim tavırları sergilemiyoruz. Olay tamamen eğlence, eğlenebilmek, eğlendirebilmek.
Onur: Sırf bu tipler yüzünden boşuna konuşuyormuşuz hissine kapılıyorum bazen. Artık söylemekten dilimde tüy de kalmadı.
Onur: Sırf bu tipler yüzünden boşuna konuşuyormuşuz hissine kapılıyorum bazen. Artık söylemekten dilimde tüy de kalmadı.
Buse:
Sonrasında zaten Club Bangkokderesi videosu geldi. Event videosu olması bir
yana bu duruma göndermeler başroldeydi.
Doğu: Bize bir şey yapılmadığı sürece biz kimseye bir şey yapmıyoruz. Biz bunu dalgasına yaptık üstüne de çok güzel tepkiler aldık.
Doğu: Bize bir şey yapılmadığı sürece biz kimseye bir şey yapmıyoruz. Biz bunu dalgasına yaptık üstüne de çok güzel tepkiler aldık.
Buse:
Club Bangkok radyo yayını da yapıyor
her Perşembe Radio adidas Originals’ta?
Hakan:
Ondan Onur arkadaşımız bahsetsin, kendisi daha çok ilgileniyor. İş, güç derken
radyo için çok zaman harcayamıyorum.
Doğu:
Haftalık program yapıyoruz ancak işlerimizden dolayı, Hakan’ın da dediği gibi,
Onur daha çok ilgileniyor, olduğu kadar yapacak bir şey yok artık.
Buse:
Peki nasıl başladınız? Nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Onur:
Bir yıldır Radio adidas Originals’ta program yapıyoruz. Programımızın oldukça
fazla takipçisi var, bir yıldır radyonun en çok
dinlenen programıyız. Her programla inanılmaz tepkiler alıyoruz. En güzeli de bunların
sürekli durumda olması. Twitter’dan gelen yorumlar gerçekten çok eğlenceli.
Programı her hafta saati saatine bekleyen, hiç kaçırmayan takipçiler var.
İnanılmaz bir şey.
Buse: Genelde hangi tür müzikleri çalıyorsunuz?
Onur: Programda genellikle yeni çıkan indie ve elektronik şarkıları çalıyoruz. Arada konsept programlar da hazırlıyorum. Şimdiye kadar ‘One Hit Wonders’, ‘Nu-Disco’, ‘Electro-Indie’, ‘New School Punk’, ‘Dinleyicilerin İstekleri’ gibi konseptlerde programlar yaptık ve hepsine aldığımız tepkiler harikaydı!
Buse: Genelde hangi tür müzikleri çalıyorsunuz?
Onur: Programda genellikle yeni çıkan indie ve elektronik şarkıları çalıyoruz. Arada konsept programlar da hazırlıyorum. Şimdiye kadar ‘One Hit Wonders’, ‘Nu-Disco’, ‘Electro-Indie’, ‘New School Punk’, ‘Dinleyicilerin İstekleri’ gibi konseptlerde programlar yaptık ve hepsine aldığımız tepkiler harikaydı!
Hakan:
Konsept programdan çok yeni çıkan şarkılar odaklı bir program hazırlanıyor. Dış
dünyada dinlediğimiz şeyleri aslında radyodaki programımızda çalıyoruz.
Onur:
Hafta içinde yeni bulduğum, indirdiğim çeşitli janrlardan grupları ve en yeni şarkılarını
orada çalıyorum. Ayrıca onun dışında bazı Türk arkadaşlarımızın yaptığı işlere
de yer veriyoruz mesela; SinanU, The Revolters, The Ringo Jets, Sapan, Surrender,
Yellow The Marble gibi... Yerli grupların icra ettiklerine de programda
mutlaka yer verip destek olmaya çalışıyoruz.
Buse:
Sosyal medyada birçok mecrada isminiz geçiyor. Sizce sosyal medyayı yeterince
kullanabiliyor musunuz?
Doğu:
Düzgün kullanabiliyoruz en azından. Mesela bir kulübün adresine baktığında bir
gün bin "like" iken bir anda beş yüz bin "like" olan page’ler görüyorsun. "Boost" kullanmayı bilen, daha doğrusu bilgisayar kullanmayı az buçuk bilen herkes "like" sayısını bir anda beş katına çıkartabilir. Bu bir noktada sahtekarlığa giriyor, bizde böyle bir şey söz konusu değil ve çok ciddiye alınan sosyal
medya sayfalarını sevmiyoruz.
Onur: Sosyal medya hesaplarımızı çok iyi yönettiğimizi düşünüyoruz. Facebook sayfamızda duyurulardan ziyade eğlenceli içerikler de paylaşırken,"page"imizi bir blog gibi kullanarak en yeni müzik haberlerini de paylaşıyoruz. Eğlenirken, öğretiyoruz da. Blogumuz da aynı şekilde en yenilere ulaşabileceğiniz bir mecra. Hangi hesabımızı incelerseniz inceleyin yine geyik ve eğlenceli içeriklerin çoğunlukta olduğunu görebilirsiniz. Bu da bizim bir noktada karakterimizi yansıtan bir özellik. Orada da neysek o’yuz diyebiliriz. Hesaplarımızı takip edenlerle muhabbetlerimiz bile bunun bir göstergesi. Twitter, Facebook ve özellikle Instagram hesabımız inanılmaz eğlenceli bir şekilde ilerliyor. Takip edenler de eğleniyor. Gerçekten çok güzel tepkiler gelmekte ve bu tip geri dönüşler almak çok sevindiriyor insanı.
Onur: Sosyal medya hesaplarımızı çok iyi yönettiğimizi düşünüyoruz. Facebook sayfamızda duyurulardan ziyade eğlenceli içerikler de paylaşırken,"page"imizi bir blog gibi kullanarak en yeni müzik haberlerini de paylaşıyoruz. Eğlenirken, öğretiyoruz da. Blogumuz da aynı şekilde en yenilere ulaşabileceğiniz bir mecra. Hangi hesabımızı incelerseniz inceleyin yine geyik ve eğlenceli içeriklerin çoğunlukta olduğunu görebilirsiniz. Bu da bizim bir noktada karakterimizi yansıtan bir özellik. Orada da neysek o’yuz diyebiliriz. Hesaplarımızı takip edenlerle muhabbetlerimiz bile bunun bir göstergesi. Twitter, Facebook ve özellikle Instagram hesabımız inanılmaz eğlenceli bir şekilde ilerliyor. Takip edenler de eğleniyor. Gerçekten çok güzel tepkiler gelmekte ve bu tip geri dönüşler almak çok sevindiriyor insanı.
Hakan: Herhangi bir kulübün Facebook sayfasından bu gece inanılmaz eğlencenin adresi bilmem neresi, hepinizi oraya bekliyoruz haberleriyle bir anda “eğlence varmış dur ben oraya gidiyim” kafasına girmiyorsun aslında.
Aybike:
Alternatif sahneden yerli- yabancı takip ettiğiniz dj’ler-gruplar hangileri?
Doğu:
Surrender var ve Surrender çok çok iyi patlayacak. SinanU var. Sapan da Miller
Music Factory’de birincilik ödülü aldı mesela… Sapan’ı da övelim. Başka?
Ciguli’yi seviyorum ben yahu. Geçen sene Babylon’da sahne aldı ve maalesef
kaçırdım.
Onur:
Hastası olduğumuz The Ringo Jets var! The Revolters’ın yeni parçası "Feel The
Beat" de müthiş olmuş bu arada! Az
önce saydığımız isimlerin dışında Solardip ve Bon Mod’u söyleyebilirim. Men
With A Plan var. Başka kimi severdim ya ben? Kreş’i severdim!
Hakan:
Ciguli’nin şarkılarındaki altyapı baya sağlam bu arada.
Doğu:
Çalacağım ama bir türlü bulamıyorum cd’sini.
Hakan:
İki tane albümü var adamın.
Doğu:
Aradım abi ama bulunmuyor adamın cd’si. Unkapanı’na gideceğim. Kesin çalacağım, iki-üç şarkısı çok iyi.
Onur:
Gigology bizim Hemi’nin başlattığı bir oluşum aslında ve henüz iki aylık bir
şey. Oraya hepimizi toplamaya çalışıyor. Reset! Magazine vardı ancak bir senedir ona devam edemiyoruz ve bazı problemlerden dolayı sonlandırmak
zorunda kaldık. Ama şunu da belirtmek isterim; kemik arkadaş kadromuzu hatta
üçümüzü de tanıştıran, her şeyi başlatan şey de Reset!’tir. XOXO The Mag içinse
bir yıldır müzik bölümüne yazılar yazarak katkıda bulunmaya çalışıyorum.
Doğu:
Hemi’ye gelince, nasıl söyleyeyim Gigology ile bir Voltran oluşturmaya
çalışıyor ama Hemi acayip bir karakter yahu. Adamı böylesine darlayan biri daha
yok ve darlaması işe yarıyor.
Aybike:
Öncesinde veya sonrasında çıktığınız performanslardan, konserlerden çok
beğendiğiniz birileri oldu mu?
Hakan:
The Maccabees çok iyiydi. Fenech Soler fena değildi.
Onur: Miles Kane! Bu yıl izlediğimiz en iyi konserlerinden birisi de Mystery Jets’in Salon’daki konseriydi onu da anmadan edemeyiz. Yaz için çok ümitliyiz ayrıca The Horrors, Two Door Cinema Club, Metronomy, Kaiser Chiefs gibi isimlerin konserleri tam taşkınlık yapmalık.
Buse: Club Bangkok'un konserlerden unutamadığı anıları elbette vardır.
Onur: Miles Kane! Bu yıl izlediğimiz en iyi konserlerinden birisi de Mystery Jets’in Salon’daki konseriydi onu da anmadan edemeyiz. Yaz için çok ümitliyiz ayrıca The Horrors, Two Door Cinema Club, Metronomy, Kaiser Chiefs gibi isimlerin konserleri tam taşkınlık yapmalık.
Buse: Club Bangkok'un konserlerden unutamadığı anıları elbette vardır.
Doğu: Geçtiğimiz yaz Babylon Soundgarden Festivali’nde
kulisteydik, çift yazmışlar bizi; 18:00-20:00 bir de Teoman’dan sonra 01:00-04:00
çalacaktık. 18:00-20:00’de bize ayrılan bütün içki stoğunu tükettik. Sonra
bir süre dilendik, sarhoştuk tabi o süre zarfında ve Büyük Ev Ablukada çalıyordu. Bunlar da böyle cool
olduklarından, içki stokları duruyordu. Biz girdik, direk abanacağız diye üç tane Jack Daniels koyduk, üçer
shot yapacağız. O sırada da Onur tuvalete gitti.
-Rock’n
Coke’ta da Hemi rehberden kolonya istemiş. Yetmiş yaşında olsan anlarım duştan
çıkınca eline yüzüne süreceksindir. Bunun geyiği bir
türlü bitmedi bizde. O günden beri ne zaman olsa kolonya istiyoruz. -
Onur tuvaletteyken içkisine kolonya koyduk. Tam bir
gerizekalılık! Yaptığımdan yüzde yüz utanıyorum, ve pişmanım. O arada içkisine sürekli değişik bir şeyler koyuyorduk. En son çay koymuştuk hatta. Onur geldiğinde gülmekten ölüyorduk ve sürekli "İç bak" diyoruz. Kahve de attık tabii içine. Neyse, ben Hakan
ile hızlıca içerken, Onur’un aldığı her yudumda yüzü ekşimeye başladı. "Ne
oldu?" dedik, “Çok soğuk abi içilmiyor bu” diye tepki verdi. Sonra durdu, yine, "Çok soğuk, nasıl içtiniz bunu?" dedi. Defalarca! Biz tabii içkisini bitirdikten sonradan
anlattık içinde neler olduğunu. Bunun üstüne “Çok iyiymiş, haydi bir kolonya
içelim.” dedi. Sonra bir kolonya, kahve, çay shot daha içtik! Hikaye hiç gülünç değil bu arada. Yarım saat sonra Onur yerde, ben bir yerde, Hakan bir yerde uyudu. Yirmi tane
kahve içmeme rağmen ayılamadım. Sabah kalktım başım kesilmiş atılmış bir yere,
o haldeydim. Önceki gün yaşanılanları hatırlamaya çalışıyoruz tabii, üstüne
birisi daha anlattı; “Oğlum kolonya içilir mi, kör olursunuz!” dedi. Paranoyak
halde okumadığım makale kalmadı yahu. Giriyorum Google’a "Ne
içsen kör olursun?" diye aratıyorum: kolonya. Bilmem ne markasından kolonya içersen
ölmüyormuşsun falan. Bir de o gün havuza girdim gözüm şişti hepten panik oldum. "Heh,
kesin kör oluyorum." dedim. Yok yani vallahi utanıyorum yaptığımızdan.
Aybike: Peki, Club Bangkok’u önümüzdeki günlerde nerelerde göreceğiz?
Hakan:
Soundgarden ve Mono Festival’de çalacağız. Onun dışında birkaç konser olacak.
Doğu:
One Love Festival’in kapanışında belki orada olacağız.
Hakan:
Two Door Cinema Club & Metronomy’nin konseri ve daha birçok büyük konserler
olacak. Onlarda büyük ihtimal çalıyor olacağız. Onun dışında genel olarak Club
Bangkok Pozitif’e bağlı artık. Genelde Babylon’dayız.
Doğu:
Yaz mevsimi festival sezonu. Babylon haricinde alışveriş merkezi açılışında yer
alacağız. Pastane açılışı, düğünler. (kahkahalar) ve üniversite festivalleri….
0 yorum:
Yorum Gönder