3 Mayıs 2012 Perşembe

The "Sinan Uğurdağ" Show

Tanıyın, tanıştırın...

Son projesi SinanU'yla yakın takibe aldığımız Sinan'ı daha yakından tanıyın istedik. Zira kendisi yeteneğine inandığımız ve sizin de takip etmenizde fayda gördüğümüz insanlardan. 

Geçmiş projelerinden, geleceğe dair planlarından, etkilendiği isimlerden ve daha pek çok şeyden bahsettik. Ortaya keyifli bir sohbet çıktı.

Unutmadan; SinanU'yu  6 Mayıs Pazar günü Boğaziçi Taşoda Festivali'nde izleyebilirsiniz. Bizden söylemesi.

Keyifli okumalar.




Aybike: Son projen SinanU’yla başlayalım söyleşimize. 2011 Aralık’ta Haylaz isimli EP’ni yayınladın. O zamandan bu zamana geçen süreden ve SinanU’nun oluşum sürecinden bahseder misin?

Sinan: 2006 yılından 2010 yılına kadar Makrodalga’yla çalışırken Makrodalga’nın janrıdan bağımsız, benim daha çok hoşuma giden tarzlarda besteler yapmaya başlamıştım. Bunları da bir şekilde insanlarla paylaşmak ve insanlara duyurmak istiyordum. Makrodalga’nın müziğine kendi müziğimi bir şekilde entegre etmek istedim ancak 3 kişiden oluştuğumuz ve özellikle klavye veya üflemeliler  gibi enstrümanlar kullanmadığımız için yaptığım besteleri kullanamayacağımı anladım. Çok uyumlu olduğumuz için gruba yeni birilerinin dahil olması da riskliydi. 2010 yılının Eylül ayında Makrodalga’nın dağılır gibi olmasıyla, Makrodalga devam edecek olsa dahi vaktim olduğu için kendi müziğime yoğunlaşmaya karar verdim. Yaptığım bestelerden 4 tanesi hazır gibiydi; aranjmanlarını yapmam gerekiyordu. 2 tane de yarım olan bestem vardı. Daha sonra Be The Band yarışmasına katılmak istedim ancak yarışma gereği 6 tane beste gerekiyordu. Bu süreçte inanılmaz bir stresle evde kayıt yapmaya başladım. Tamamen evde kendi imkanlarımı kullanarak kayıtları yaptım ve yolladım. Yalnız yarışmaya yollamadan evvel 15 dakikalık bir video gerekiyordu. Bunun için de güvendiğim müzisyen arkadaşlarıma başvurdum, onlar da sağ olsunlar kırmadılar. Beraber videoyu kaydettik ve bu proje böylece kaldı. Be The Band’den çok iyi bir sonuç beklemiyordum çünkü çok kısa sürede kaydettik, canlı davul kaydı alamadık. Vokallerim de istediğim gibi değildi. Daha sonra Haziran ayında Yiğit Soncul’la konuştuğumda kayıtları daha düzgün bir şekilde kaydetmeye ve EP yayınlamaya karar verdik. Bu süreçte yardımcı olan Hakan Odabaşı’na, Yiğit Soncul’a,  Doğu Orcan’a ve çizimleri yapan Tuğçe Acuner’e çok teşekkür ediyorum; destekleri epey önemliydi benim için. Kayıtları tekrar yaptım, davulları Burak Ülke çaldı. Vokalleri SAE’de kaydettim, grafiklerin de ortaya çıkması, web sitesinin tasarımı derken Aralık ayını buldu bu iş. Yardımcı olan arkadaşlarım olmasaydı böyle bir şey ortaya koyamayabilirdim. Daha Fazla, Haylaz ve Burada Olsaydın bu sürecin sonunda yayınlanmış oldu.

Aybike: Peki, EP’nin dağıtım süreci nasıl geçti? EP’nin ulaşmasını ve dinlemelerini istediğin insanlar bundan haberdar olabildi mi?

Sinan: Açıkçası biraz bizim haylazlığımızdan EP’yi hardcopy olarak basmadık. Aslında basmamız gerekirdi zira 2010’lu yıllarda başarılı olan grupların işlerine baktığımızda görsellerin epey önemli bir noktada durduğunu fark edebiliyoruz. Mesela ben Myspace’ne girdiğim bir grubun grafikleri özensizse müziğini dinlemeyebiliyorum. O sebeple az önce de dediğim gibi dağıtım mevzuunun üzerinde çok sıkı durmadık.



Aybike: SinanU’nun müziğini dinleyen herhangi  biri sözlerin yoğun bir şekilde ön planda olduğunu hemen fark edebilir. Bu senin bilinçli olarak, SinanU müziğinin karakteri bu minvalde olmalı diyerek verdiğin bir karar mı?

Sinan: Bu durum için bilinçli veya bilinçsiz diyemem çünkü ortaya çıkan şey bu şekilde. Arkadaş çevresinde de hep söylüyorum; ben yaptığım müziği belli bir kesime beğendirmek için veya birilerine yönelik yapmıyorum. İçimden geldiği gibi yapıyorum. Yaşadıklarımla alakalı müzik yapıyorum. Edebiyatla aramın iyi olmadığı da aşikar; çok az kelime kullanarak çok fazla şey anlatamıyorum. İster istemez çok söz oluyor ve bu durumdan da mutluyum açıkçası. Daha fazla söz olsun, dinleyenler de böyle dinlesin.

Aybike: SinanU’nun müziğini nasıl tanımlıyorsun? Müziğini dahil ettiğin net bir janrı var mı?

Sinan: Genel olarak pop diye nitelendirebilirim ancak "subgenre"lar da oluyor tabii. Mesela Burada Olsaydın’ın akor geçişi ve vokal yapma tarzım biraz daha caza yaklaşabilir. Haylaz’daki gitarlar daha funk olabilir, vokaller soul olabiliyor. Ancak genel bir tanım yapmam gerekirse pop’a daha yakın.

Aybike: SinanU’dan önce Makrodalga’yla müzik yaptığını söyledin. Makrodalga’yla mı birlikte ciddi manada müzikle ilgilenmeye başladın?

Sinan: Çok küçük yaşlarda müziğe başladım, anneannem piyanistti. Sekiz yaşıma kadar anneannemle beraber piyano çaldım. Sonra yedi sene kadar ara verdim piyanoya,  klasik ve elektro gitar çalmaya başladım. Lisede KASDAV’a katıldım ve en iyi vokal 3.lüğü,  en iyi orkestra 2.liği ödüllerini aldık. Bu süreç 2006 yılına kadar böyle geçti. Makrodalga’yla da cover yaparak çalmaya başladık. Sonra kendi bestelerimizi ürettik, 4 parçalık EP kaydettik. İlerleyen senelerde de toplamda 3 tane EP kaydımız oldu. İyi bir süreçti benim için. Şu an o tarz bir müzik yapmadığım ve kendi algım doğrultusunda müzik yaptığım için mutluyum fakat bir yandan da o dönemi özlüyorum. Zira Makrodalga’yla çalmak çok eğlenceliydi, çok uyumluyduk ve bu da sahne enerjimize yansıyordu. 2010 civarı Makrodalga bittikten sonra da kendi müziğimi yapmaya devam ettim. Toparlamak gerekirse; Makrodalga öncesinde de müzik yapıyordum bir dönem Sapan’da çaldım. Baykal Ada’nın bana önemli katkısı olmuştur o dönemde.

Aybike: SinanU konserlerinde tamamen kendi bestelerini mi çalıyorsun? Konserde cover’ladığın gruplar da var mı?

Sinan: 1-2 tane cover yapıyoruz. Sağlam prova aldığımızda, iyi hazırlandığımızda yeni parçalar çalmaya çalışıyoruz. Yeni konserde yeni EP’den parçalara da yer vereceğiz. Şu an hazırda 6 tane şarkı var ancak yeni EP’ye 4 tanesini koyacağım geriye kalan 2 tanesine de konserlerde yer vermeyi planlıyorum. Sadece kendi parçalarımı çaldığım zaman beni hiç bilmeyen, şans eseri Dogz Star’a veya Peyote’ye gelmiş ve konserime getirilmiş insanlara da hitap edebilmek için 1-2 tane cover yapmakta fayda görüyorum –ki büyük gruplar dahi bunu yapıyor. En son verdiğimiz konserde de Maroon 5 ve Rob Thomas cover’ı yapmıştık.



Aybike: Müziğin dijitale geçişini nasıl değerlendiriyorsun?

Sinan: 90’lıllarla beraber, en basit örneği,  insanlar dışarıda top oynamak yerine evde FIFA oynamaya başladı. Bu değişim hayatımızın kaçınılmaz bir parçası. Kayıtların dijital olması, insanların “download” etmesi ve albüm almaması hepimizin yaptığı bir şey. Ben şunu düşünüyorum; plak şirketim bunu anlamayacak olsa kendi albümümü bile “rapidshare”e koyabilirim insanlar daha çok dinlesin diye. Bu durum pek çok noktada iyi bir şey; ulaşılır olması daha kolay. Müzisyen daha az para kazanıyor ama daha geniş kitlelere hitap edebilmek için de dijitalize olmak gerekiyor.

Aybike: SinanU dışında dahil olduğun, uğraştığın projeler var mı?

Sinan: Arkadaşım Ayşesu Zorlutuna’nan kısa filminin başına ve sonuna müzik yapmıştım. Hatta IMDB’de adım var. (gülüyoruz) O tekrar kısa film çekecek ve müzik kısmında yer alacağım. Kendisi beraber çalışmaktan zevk aldığım bir arkadaşım, projelerinde iyi anlaşıyoruz. Bunun dışında okul olduğu için çok fazla vaktim olmuyor. İlerleyen zamanlarda belki bir stüdyoya girip çalışmam mantıklı olabilir zaten eğitimini aldığım bir şey. Evde deneysel çalışmalarım var. Yeni EP hazırlıkları devam ediyor.

Aybike: Club Bangkok’la bir çalışman olmuş?

Sinan: Doğu, Haylaz EP’sinde bir parçama remiks yapmıştı. Onlarla aslında çok projemiz var. Bunun dışında Gigology isimli label var, oradaki arkadaşlarımla bir şeyler yapmak isterim. Vakit bulursak neden olmasın?

Aybike: Dijitale geçişten, albüm satışlarının düşmesinden ve konserlerden bahsettik. Senin yakın gelecekte vereceğin konserler var mı?

Sinan: Aslında ben şu an için yaptığım işi para kazanmaktan ziyade insanlara müziğimi tanıtmak amacıyla yapıyorum. Para tabii ki hayatını devam ettirebilmen için önemli bir faktör ancak karşılıklı güveni sağlayabilmek daha önemli. İyi müzik yaptığında, insanlar senin müziğine güvendiğinde o sürecin bir sonucu olarak para kazanmaya başlıyorsun zaten. Pek çok grubun güncellemelerini takip ediyorum ve geçenlerde de dead metal grubu All Shall Perish’in yazdığı 6 sayfalık blog yazısına denk geldim. Matematiksel işlemler vardı yazıda ve yaptıkları Doğu Amerika turundan neredeyse para kazanmadıklarını ifade ediyorlardı. Onun için konserden para kazanmak da aslında pek mümkün görünmüyor Türkiye standartlarında büyük bir grup değilsen. Şu anda parayı kafaya takma gibi bir durumum söz konusu değil. Müziği kendim için yapıyorum ve insanlar beğenirlerse de bir şekilde karşılığını alırım diye düşünüyorum. Konser vermeye gelince de; stüdyo parasını ve bana eşlik eden arkadaşlarıma bana ayırdıkları zamanın karşılığını verecek kadar gelir elde ettiğimde (onların böyle bir beklentisi olmasa bile) daha sık sahne alabileceğime inanıyorum.

Aybike: Bestelerini yaparken nelerden etkileniyorsun?

Sinan: Bestelerimin büyük bir kısmını yaşadığım şeylerden ve ikili ilişkilerimden etkilenerek yapıyorum. Bazen kendi içimde politik parçalar da yapıyorum ancak bunları kaydetmek istemiyorum. Zira politik görüşümden ötürü müziğimin dinlenmesini istemiyorum. Çoğu insan bu görüşümü eleştirebilir ancak bana göre insanlar müziği politik içeriğinden ziyade güzel olduğu için dinlemeli. Ben de Bob Marley dinliyorum fakat bunun temel sebebi  Afrika’nın birleşmesinden ziyade icra edilen müziğin güzel olması. Kısacası, politik içerik bağlamında bu yolun yolcusu olmadığımı düşünüyorum.

Aybike: Etkilendiğin müzisyenleri sorsam?

Sinan: Son 5 sene boyunca Fall Out Boy’u çok dinledim, çok da etkilendim. Fall Out Boy’un  vokalisti Patrick Stump’ın yaptığı Soul Punk albümünü çok dinliyorum ve herkese de tavsiye ediyorum. Jason Mraz var çok dinlediklerim arasında. Çocukluğumdan itibaren babam dinlediği için pazar sabahları dinlediğim ve şu anda da dinlemeye devam ettiğim Pat Metheny var ama müziğimi dinlediğinizde alakası yok çünkü kendisi yoğun bir şekilde caz yapıyor. Bunlar dışında Sam Sparro ve Two Door Cinema Club dinliyorum.

Aybike: Lokal sahneden beğenerek dinlediğin isimler kimler peki?

Sinan: Takip ettiklerim arasında geçen gün Boğaziçi Grupları Sahnede’de yer alan, orada ilk kez dinlediğim ve çok beğendiğim Mispis var. Sahne enerjilerini çok iyi buldum. Ciddi manada müzik yapmaya başlamamda önemli bir etkisi olan Sapan’ın vokali Baykal Ada’dır. Sapan’ı takip ediyorum. Sakin’i severek dinlerim. Bora Uzer dinliyorum; son albümünden bilhassa bazı şarkılarını epey dinledim.

Aybike: SinanU’yu ileride taşımak istediğin bir nokta ve gelecek planların var mı?

Sinan: Bir şeyle uğraşıyorsam en iyisini yapmak isterim ve bundan ötürü hiçbir zaman önüme net bir hedef koymadım. Şu kadar iyi olursam, şu kadar meşhur olursam veya şu kadar para kazanırsam bana yeter gibi belli spesifik bir amacım yok. Ancak en azından hayatımı SinanU’yla veya ses mühendisliği, film müziği, dizi müziği yaparak sürdürmek yani müzikle hayatımı devam ettirmek beni en çok hoşnut edecek şey olacaktır ileriye yönelik.  Kendi müziğimi yapmak, insanların müziğimi beğenmesi ve iyi geri dönüşler almak güzel olur –ki bu doğrultuda gideceğine inanıyorum. Yapabileceğim şeylere güveniyorum. Gerçi şans ve bağlantı faktörünü da atlamamak gerekiyor. İnsanların yaptığım işe değer vermesi, saygı duyması mutlu eder beni tabii ki.



Share This
Subscribe Here

0 yorum:

 
Avaz Avaz Dergisi

izliyorlardı

Avaz Avaz Copyright © 2011 BeMagazine Blogger Template is Designed by Blogger Template
In Collaboration with fifa