Metric gerçekleri yüzümüze vuruyor...
"Onların dediği kadar bitik bir durumdayım." (I'm just as fucked up as they say.) cümlesiyle açılan bir albüm düşünün. İlginizi çekebildi mi? Çektiyse, şimdi yapmanız gereken iyi kulaklıklara sahip arkadaşınızın kapsını çalmak. Bu işlem de tamamsa yazıyı okumaya hazırsınız.
Metric, 17 Nisan günü yayınladıkları albüm yapımından yansımalarla başlattıkları türlü bulmacalar içeren albüm yayınlama sürecini 12 Haziran'da albümün yayınlamasıyla birlikte bitirmişlerdi. Bundan sonra bizim için albümü dinleme süreci başlıyordu. Biz de bu süreci iyi değerlendirdik.
Albümün geneline bakacak olursak, müzikal açıdan bir başyapıt olmasa da Metric, şarkılarının alt yapıları ve sözleriyle bizi etkilemeye devam ediyor. Grubun sesi Emily Haines'in albümün temasını oluşturacağını söylediği "Gerçek nedir, yapay nedir?" karşılaştırılması "İnternet kötüdür, sokakta hayat var." basitliğine kaymadan güzel bir şekilde inceliyor. İncelemekle kalmıyor bizi de kendisiyle beraber daha umutsuz yarınlara taşıyor.
Albümün ilk şarkısı Artifical Nocturne sadece açılış parçası olarak kalmıyor bütün albümün havasını veriyor bize. Daha fazla dayanamayanların çığlıkları oluyor Emily Haines. Suni bir karanlığa itilişimizden bahsediyor. Artifical Nocturne'un peşi sıra gelen şarkı Youth Without Youth ile akıllara Emily Haines'in devlete ve okullarına borçlu doğan gençler hakkındaki cümleleri geliyor.
Albümün üçüncü parçası Speed The Collapse ise değişim dedikleri şeyin aslında değişim olmadığını görenlere söylenmiş gibi. Değişim dedikleri şeyden sonra elimizde kalanların hep yıkık dökük hayallerimiz olduğunu yüzümüze vuruyor. Bu şarkıda Metric, şarkıya zihnen katılımımızın yanında aksak ritmiyle ayaklarımızın ve ellerimizin katılımını da sağlıyor.
"Bu benim hayatım mı?" diyerek onları sorguladığı Breating Underwater parçasından sonra sıra geliyor Dreams So Real'a. Albümün ismi Synthetica olur da Metric sentetik seslerden yararlanmaz mı? Arkadaşımızdan aldığımız kulaklıklar devreye burada giriyor. Önce şarkının vokalini dikkate alarak sonra arka plandaki seslere kendimizi vererek iki kere dinlenilmesi gereken bir parça oluyor, Dreams So Real.
Albümün altıncı parçası Lost Kitten'da Emily Haines'in çocuk sesine benzer bir tonda şarkıyı söylemesiyle karşılaşıyoruz. Bu çocuk benzeri sese şarkıda yüksek oktavdan gelen tınılar da ekleniyor. Bu birleşim çocuksu bir mutluluk ve güven bırakıyor şarkı sonrası. Bu duygunun devam ettiği The Void'ten sonra sıra geliyor albümle aynı ismi taşıyan şarkıya, Synthetica. Ben yapay değilim tavrının koyulduğu şarkıda grubun gitaristi James Shaw'ın ritimleri de dikkat çekiyor.
Geç kaldığının itiraflarıyla dolu şarkı Clone'dan sonra Lou Reed eşlikli parça The Wanderlust'ta Lou Reed ile beraber huzuru arama çabalarını görüyoruz. Bu arayış da en büyük yardımcıları yine ritimler oluyor.
Albümün kapanış parçası Nothing but Time, her şeye rağmen yine de zamanımız olduğu gerçeğini göstererek ağızlarımıza bir parmak bal çalıveriyor.
Metric'e karşı böyle yoğun duygular içerisindeyken onları 30 Haziran günü Mono Festival'de canlı görecek olmak daha da değerli oluyor bizim için. O zaman bu duygu seline sizi de katacak Youth Withot Youth performansıyla bitirelim :
Not: Arkadaşlarınızdan aldığınız kulaklıkları geri vermeyi unutmayın.
0 yorum:
Yorum Gönder