20 Mayıs 2010 Perşembe

Tayfın Neresinde: Mor Ve Ötesi



Masumiyetin "mor ve ötesi" hali.

Her yeni mor ve ötesi albümü/şarkısı/klibi/hatta herhangi bir eylemi benzer tartışmaları gün yüzüne çıkarır: Samimiyet, politik duruş, popülerlik, piyasa, eski güzel albümler... Sosyal medyayla başlayan tanıtım süreci, sansasyonel bir klip ve sonunda albümün raflarda yerini almasıyla neredeyse hepimiz kendimizi yeniden bu tartışmaların arasında bulduk. Şu var ki, Masumiyetin Ziyan Olmaz etrafında dönen tartışmaların birleştiği temel nokta albümün geleceklerinin ne renk olacağını gösterdiği yönünde. Peki bu renk piyasa koşullarında yozlaşan bir grubu mu, yoksa ne istediğini bilen olgunlaşmış bir grubu mu işaret ediyor?

Büyük Düşler'den sonraki 4 sene içerisinde bir Eurovision macerası ve onun peşinden gelen ara albüm nitelikli bir Başıbozuk macerası geçiren grup, albüm çıkarmasa da devamlı göz önünde ve popülerliğini giderek artıran bir konumdaydı. Bu süreç içerisinde insanların temel düşüncesi grubun giderek yıprandığı ve hatta yaratıcılık konusunda da sıkıntı çekmeye başladığı yönündeydi. Harun Tekin'in popülerliği onu televizyonda program sunabilecek bir konuma kadar getirmiş olsa da ortada çoğu kişiye göre kazançtan çok bir kayıp vardı. Grubun bu dönemi, Eurovision sürecinde yaptıkları “iktidar” vurgusuyla daha fazla anlam kazanmakla beraber gelecek oldukça şüpheli görünüyordu. Yarışmayı grup şarkı seçimi ve genel tavrıyla kazasız belasız atlatsa da giderek daha fazla göz önünde bulunmaları ve yüksek hedefleri nedeniyle eleştiriler de dozajını bir o kadar artırıyordu. Aslında Deli'nin bir yarışma şarkısı olmak dışında pek benimsenmemesi ve albüm adı Başıbozuk'un şarkıyı ve albüm formatını basitçe vurgulayan afilli bir kelime olmak dışında irdelenmemesi, grubun kafasından geçenlerin ıskalanmasına neden olmuştu. Grup sesinin olabildiğince duyulmasını istiyordu ve bunun getirdiği zorluklarla baş etmek için yavaşça kulağını bir şeylere tıkamaya, kafasına göre takılmaya başlıyordu. Sonuç ya bir hüsran olacaktı ya da grup özgün bir kimlikle hedefine doğru ilerleyecekti.


Grubun yeni albüm haberini vermesiyle akustik konserler serisinin başlangıcı aynı zamana denk gelir. Ghetto'daki ilk konser sırasında eski şarkıların yorumlarındaki olgunluk insanları şaşırtırken asıl şok Harun Tekin'in “Bugünlerde çok şımardık aslında. O yüzden şimdi enteresan bir şey yapabiliriz” benzeri bir konuşmayla ileride albüme isim babalığı yapacak 2012'yi çalmaları sonrası yaşanacaktı. “Şımarmak” vurgusu, dönemi göz önüne alırsak insanları gülümsetse de şarkının enstrümental yoğunluğu ve Harun'un beklenmedik, müthiş canlı performansı sonrası insanların ağızları açık birbirlerine bakışı görülmeye değerdi doğrusu. Yeni albüm hakkındaki karamsarlık kendini temkinli bir meraka bırakmıştı. Grup kendini geliştirmesinin yanında artık olgun bir güvene sahip olduğunu da göstermişti. Aslında yeni albüm sayfası akustik konserlerin beklenilen patlamayı yapmasıyla açılmış ve gözler yeninden gruba çevrilmişti.

Şimdi “altı üstü bir eğlence” temalı Yorma Kendini klibi ve beyaz zemin üzerinde kırmızı soğan tasarımlı albümü ellerimizde tutarken 4 yıl içinde beliren soruların cevaplarını yavaş yavaş görebiliyoruz. Grup üyelerinin artık enstrümanları ile ustalıkla oynadığı, Harun Tekin'in adeta sesinin sınırlarını keşfettiği albüm, şarkı sözleriyle de alışıldık mor ve ötesi evrenini genişletiyor. Anketimizle de eğlenceli bir şekilde dinleyici tepkisini ölçtüğümüz Masumiyetin Ziyan Olmaz ismi, klibin de etkisiyle ilk başta erotik çağrışımlara kurban gidecek gibi gözükürken albümü dinledikten sonra albümü ne kadar güzel tanımladığı net bir şekilde anlaşılıyor. Son zamanlarda dinlediğim en güzel şey diyebileceğim şarkılar da kısa kısa bahsedilmeyi hakediyor:

Korkma, albüm boyunca tekrar tekrar rastlayacağımız mükemmellik arayışındaki insana sesleniyor. Tutarlılık ve hatasızlık kaygısında yiter gözükürken, üstüne kir bulaşır dururken korkulmamasını haykırıyor. Hayal kırıklığıyla başlayan şarkı, öfkeli bir umutla sona ererken dinleyici de albümün genel temasıyla tanışmış oluyor.

Komünist Manifesto'ya bir göndermeyle açılan Meksika ise soğuk bir politiklikten çok beklenti, hayal kırıklığı ve belirsizlik ekseninde bizi düşünmeye itiyor. mor ve ötesi'nin Bülent Ortaçgil'den aldığı miras doğrultusunda yazılmış gibi gözüken şarkı, dinleyiciler tarafından amacı dışında bir çok yere zevkle çekileceğe benziyor.

Sor, albümde içine kolayca girilen fakat diğer şarkılara göre derinliği az olan şarkılardan. İnsanlar tarafından zaman zaman hiçbir şey anlatmayan şarkılar yazmakla suçlanan gruptan hüzünlü bir hediye olarak da görülebilir.

Albümün çıkış şarkısı olan Yorma Kendini ise daha önce de bahsettiğim boşvermişliğin dışavurumu adeta. Grubun “Ben sana bir şey söylesem/Sen beni sadece dinlesen” diyerek girdiği şarkı, devamında grubun anlaşılamamasının yarattığı soğuk imajı alaya alır nitelikte. Grubun adeta kendisiyle dalga geçtiği şarkı ve klip her şeyden öte yaptıkları işin ne olduğunu özetliyor: Eğlence. Cinsellik, kadın vücudu göndermelerinden çok grubun dinleyicinin kısıtlı algısı ve değer yargılarını hedef aldığı şarkı ve klibi, entertainment world denilen yerdeki konumlarıyla da zorunlu olarak barıştıklarını gösteriyor.

Grubun politik olarak samimiyet ve birikim testine tutulacağı şarkı ise Festus. “Beyoğlu artık güvenli” sloganını karşı silah olan kullanan grup, Darbe'de yaptığını burada da yaparak mesajını dolaysız biçimde aktarıyor. Üstelik güncel bir meseleye dokunarak ondan daha da önemli bir iş yapıyor. Meselenin içinde olanlara zaten bir şarkıyla bir şeyler öğretemeyecek olduklarını bilerek olayı doğru biçimde gündeme oturtmaya çalışan grup, gitarlarla da müzikal bir zevk yaşatmayı unutmuyor.

Araf yine müzikal olarak insanı hemen saran yumuşak bir şarkı. Aşk ve masumiyetin satır aralarına gizlendiği şarkı alışıldık, çok anlamlı bir mor ve ötesi şarkısı. Albüm çıktıktan sonra kısa süre içerisinde birçok insanın favorisine dönüşmesi ise hedefine ulaştığını gösteriyor.

Albümün en hoş sürprizlerinden biri kesinlikle Camgezer. Daha ilk başta adıyla ilgiyi çeken şarkı adeta eskilerden bir pop hitinin, bir Ajda Pekkan şarkısının günümüze uyarlanmış hali gibi tınlıyor. Şarkı sözlerinde yakalanan harika uyum, çok hoş arka vokaller, gitar ve klavye sololarıyla kişisel olarak düşüncem Türkçe Pop müziğin en şık parçalarından biri.

Nakba
, İsrail-Filistin çatışması gibi tutanın elinde kalan bir konu hakkında kesinlikle sınavı geçen, olaya doğru yaklaşan, müzikal olarak yakaladığı seviyeyi adeta bir şiir gibi de okunabilecek sözleriyle tamamlayan kusursuza yakın bir şarkı. Duygu yoğunluğunu, vicdan muhasebesini, empatiyi çok güzel şekilde yansıtan ve masumiyet temasına bambaşka yerden yaklaşan bir şarkı.


Eğer kişisel duygularımı gereğinden fazla ortaya koyacak olsaydım bu yazı tamamen Kara Kutu üzerine olabilirdi. Karanlık, hüzünlü, hesap sorar, umut arar bir şarkı... “Kara kutu”, “uçak kazası” gibi metaforları başarıyla kullanırken gitarlar ve vokallerle gerçekten albümün duygu yoğunluğunun zirveye ulaştığı yer. Dinlerken insanın gözünden adeta siyah-beyaz filmler geçiren, kendisi ve dünyayla hesaplaştıran şarkı, mor ve ötesi klasiklerinden birine dönüşeceğini şimdiden gösteriyor.

2012'de yine riskli bir temanın altından harika bir müzikalite ile kurtulan mor ve ötesi, bizi albümün sonuna doğru hazırlarken dünyanın sonu ilgili göndermelerle de kafamızı karıştırıyor. “Türk müziği bir rock şarkısında nasıl kullanılır”ın en güzel örneklerinden olan ilk bölümü ve sonrasındaki cesur efektleriyle bir prodüksiyon harikası...

Bisiklet, albümün tamamını sarıp sarmalayan o masumiyet, hata korkusu, hayal kırıklıklarının üstüne beklenen şeyi veriyor: Umut... Eski albümlerden özlenen mor ve ötesi tadına en çok yaklaşılan şarkı, bir bisiklet yolculuğuyla adeta bizi masumiyetimizin hasadını toplayacağımız geleceğe bırakıyor.

Masumiyetin Ziyan Olmaz, Türkçe popüler müzikte son yılların en başarılı çalışması olmaya ve mor ve ötesi'ni istediği “iktidar”a taşımaya aday gözüküyor. Bir konsept albüm olarak yola çıkmış olmasalar da yaşadıkları dönem ve atlatmaya çalıştıkları baskı “masumiyet” temasını otomatik olarak belirlemişe benziyor. Albüm kapağındaki gerçek bir kalbe benzetilmiş kırmızı soğan, onların kendi iç dünyaları ve yaşamlarıyla doğal bir şekilde barışmalarını temsil ederken albüm bize de bunun anahtarını sunuyor. O kapağı kaldırdığımızda karşılaştığımız beyaz sayfa ise geleceklerinin rengini...
Share This
Subscribe Here

1 yorum:

İpek Burcu Şaşmaz on 16/6/10 10:20 ÖS dedi ki...

Masumiyetin Ziyan Olmaz gerçekten çok iyi albüm ve Berhan, söylediklerin albümü dinledikçe daha çok anlam kazandı. Ek olarak şunu söylüyorum ki albüm harika bitiyor. Sondan dördüncü şarkı Nakba ile başlayan bitme süreci Kara Kutu, 2012 ve Bisiklet üçlemesiyle bitiyor ya... Harika.

 
Avaz Avaz Dergisi

izliyorlardı

Avaz Avaz Copyright © 2011 BeMagazine Blogger Template is Designed by Blogger Template
In Collaboration with fifa