Akşam bilgisayarı kapatmadan önce
last.fm'e baktığımda bu hafta dinlediğim ilk 10 sanatçı arasında adını görüp sinsi sinsi "Bu haftayı da hissiyatlı geçirmişim" demiştim. Sabah ilk iş olarak yine bilgisayarın başına geçtim ve ben uyurken güne daha yeni başlamış olan yerlerde neleri kaçırdığımı öğrenmek için haber sitelerini açtım. Hemen sonraine her gün yaptığım gibi "Acaba bu gece kimler
Facebook'ta neler yaptı?" sorusunun cevabını bulmak için
Facebook'u açtım. Günlük bilgiçlik taslama ihtiyacımı gidermek için malzeme edindiğim
ekşisözlük'ü artık o kadar beğenmesem de mecbur kalmanın verdiği bir gönülsüzlükle en sona ekledim. Artık hazırdım, internet başında geçireceğim iki saat için gerekli tüm hazırlıkları yapmıştım.
"Kara haber tez ulaşır" prensibi yüzünden olsa gerek, ölüm haberi ilk gördüğüm şey oldu. "İngiliz şarkıcı ve müzisyen
Morrissey (
Steven Patrick Morrissey)
Los Angeles'taki evinde geçirdiği rahatsızlık sonrası hastaneye kaldırılmış ancak doktorların tüm müdahalelerine rağmen sanatçı kurtarılamamıştı. Bu cümleyi okurken başlarda aklımdan geçenler "hastanede yapılan başarılı müdahale sonucu" kalıbını görmekti. Hızlıca aklımdan geçenlerin tersini yapmakta bir hayli başarılı olan hayat burada da alışılanı bozmamış sanatçı "tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamıştı". İçeri geçip haberi vermek için annemi uyandırmak aklımdan geçti ancak anneme bu kötülüğü yapacak kadar hayırsız bir evlat olmadığımı hatırladım. Sakinleşmem gerekiyordu. Abartacak bir şey yoktu neticede akrabam ya da gerçek hayatta tanıdığım birisi değildi. Öyle bile olsa "hayat devam ediyordu".
Haberin detaylarını ve saatini okurken şoku atlatmıştım.
MSN'de gördüğüm
Morrissey seven birkaç arkadaşımla konuştuğumda fark ettim ki aslında konuşacak çok bir şey yoktu. Olan olmuştu ve
Morrissey'i canlı izleyemeden kaybetmiştik. Moralimiz de yeterince bozuk olduğu için konu hakkında söyleyecek fazla sözümüz de yoktu.
Mutfağa geçtiğimde annemi uyanmış kahvaltı hazırlarken buldum. Acı haberi verdiğimde annem mahallede görmeye aşina olduğu birisinin taşınma haberine üzülmüş gibi oldu. Olgunlaştıkça insanların kaygıları ve üzüntüleri hakikaten daha olağanlaşıyordu. Bilgisayarın başına geri döndüm
iTunes'da
Morrissey ve
The Smiths playlistlerini seçip dinlemeye başladım. Birkaç şarkı sonra sözlerini dinlemeden melodiye kapılmış
Facebook'ta vakit geçiriyordum. Anasayfadaki status trafiği kızışmıştı. Önceleri "Güle güle yalnız adam", "
Oscar Wilde'a nihayet cennette kavuştun" ve "1959-2009 RIP" gibi üstü kapalı sembollerle başlayan trafik giderek kendi analizini yapmaya başladı. İşte burada devreye trafik kazası sonrası olayı hatırlamayan tanıkların ifadeleri tadındaki "
Morrissey ölmüş :S" girdi. Canım bu duruma sıkıldı ve
ekşisözlük'e geçtim.
Sayfayı açtığımdan beri güncellemediğim için F5'e bastım. Hızı Batı'nın siyah ve lüks cenaze arabalarından bile yavaş olan internetim yüzünden sayfa yenilenirken sabahki haline de göz atmam mümkün oldu.
Morrissey başlığı sol framede yanında 6 gibi şüphe çekmeyecek mütevazı bir rakamla duruyordu. Yenilenmiş biçimiyle açıldığında sayfa ekşisözlük klişesini gösteriyordu.
Morrissey'in yanında (104) yazıyordu. Neler okuyacağımı bilmeme rağmen başlığı açtım. Kısa ve tek cümle ile sanatçının ölümünü doğrulayan 8 entry'den sonra paragraflar, üstünkörü kopyala/yapıştır yapılmış şarkı sözleri,
Morrissey ve
The Smiths'e dair verilmiş "bakınız"lar ve kaçınılmaz olan entry: "Hakkında bu kadar çok entry girildiğini görünce öldüğünü düşündüğüm ve yanılmadığım sanatçı". Bunları okuduktan sonra güncelleme ihtiyacı hissetmeden sayfayı kapattım ve
Facebook'a geri döndüm.
Ana sayfam bir kare cümbüşüne dönmüştü,
Morrissey'in fotoğrafları ve klipleri bir paylaşım çılgınlığa malzeme olmuş ve "bilenler bilmeyenlere anlatsın" uygulaması tekrar yürürlüğe girmişti. En iyisi
last.fm'de
Morrissey sayfasına son bir kez bakıp evden çıkmak olacaktı. Biyografisinin hemen üstüne yazan rakam gülümseticiydi
Morrissey last.fm kullanıcıları tarafından 2003'ten bu yana neredeyse 22 milyon kere dinlenmişti.
Ertesi hafta curcuna biraz dinmişti, sanatçı adına konuşulan yazılan çizilen basılan ve yayımlanan o kadar çok materyal arasında kaybolmamak imkansızdı. Hain yaşam alışılan oyununu bir kere daha oynamış ve bir ölümün daha üzerine samimiyetsizlikle gitmişti. İstemeye istemeye dinlemekten vazgeçtiğim
Morrisey şarkılarının isimlerine bir kere daha göz attıktan sonra içimdeki gözlemci beni harekete geçirdi ve
Morrissey'in
last.fm sayfasına bir kere daha baktım. Gördüklerim bu sefer de sinsi sinsi gülümsetmiş ama farklı şeyler söyletmişti: "Bu haftayı da duygusuz yalancı bir yas ile kapattık".
Morrissey last.fm kullanıcıları tarafından 2003'ten bu yana tam 30 milyon kere dinlenmişti.