6 Ağustos 2009 Perşembe

Büyülü bir Cohen gecesi


Konser bitti, büyüsü üzerimizde kaldı.


Açıklandığı günden bu güne, benim nezdimde 2009’un en büyük etkinliği olma özelliğini bir an olsun kaybetmemiş olan Leonard Cohen konserlerinin ilki dün itibariyle gerçekleşti. Konserle ilgili söylenecek şeyler çok, hatta böyle bir konseri de mutlaka ve mutlaka ona yakışır bir yazıyla taçlandırmak gerek; ama öncelikle daha kısa bir şekilde merak edilen şeyleri ortadan kaldıralım derim.
  • Öncelikle performans dışı detaylara değineyim. Harbiye’ye giden parktan geçerken karaborsacı abilerin, tükenmiş olan 102 TL’lik 5. Kategori biletlerini önce 90, sonra da 80 TL’den sattıklarını gördüm. Sebebini sorsam da mantıklı bir açıklama yapmadılar, çözebilmiş değilim.

  • İnternet üzerinde o kadar muhabbetleri, söylentileri dönmüş olsa da benim görebildiğim kadarıyla yanında mavi yağmurluk getiren kimse yoktu, bu da kolpalığımızı gösteriyor olsa gerek.

  • Cohen konserleri sponsor desteği olmadan gerçekleşiyor. Sponsor mu bulunamamış, yoksa yapılan anlaşma böyle mi açıkçası bilemiyorum; ama ne olursa olsun yazın son ayına, herkesin konser heyecanını tükettiği bir döneme böyle bir konseri koymak da risk biraz. Gerçi söz konusu isim Cohen olduğu için konserin patlama ihtimali yok; ama sanırım İKSV dışında kimse girişmezdi böyle bir konsere. Geçen sene de uğraşmışlardı biliyorsunuz; ama gerçekleşememişti, bir takıntı sonuçta.

  • Konserin tüm geliri biletlere dayandığı için davetiye sayısı da hayli kısıtlı tutuldu. Hem internette, hem de birinci elden görüp duyduklarımıza göre oldukça az davetiye dağıtılmış. Hatta organizasyon şirketlerinden birine aylar öncesinden “bu konser için davetiye veremeyeceğiz, o yüzden biletlerinizi şimdiden alsanız iyi olur diye” haber bile verilmiş.

  • Biletlerden laf açılmışken, bu konser de diğer Cemil Topuzlu konserleri gibi “en ucuz bileti al; en pahalı yerden seyret” konseri oldu. Biletimde belirtilen yere sadece ayakkabı bağlamak için oturdum, onun dışında 1. Kategori bloklarının merdivenlerine konuşlandım. 1. Kategori biletlerine o kadar parayı verenlerin suçu nedir diye sormak isterim İKSV’ye. Ertuğrul Özkök’ten (ya da ona çok benzeyen kişiden) de özür dilemek isterim kendisine dayandığım için.


  • 34 AA 003 plakalı Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Kadri Özçaldıran da konsere gelmişti bu arada, sadece o değil elbette; medya dünyasının bütün “high-profile” isimleri oradaydı gördüğüm kadarıyla; hatta Oray Eğin Twitter’dan canlı özetini geçmiş konserin.

  • Seyirci kitlesi haliyle orta yaş ve üstü insanlardan oluşuyordu. Bu oldukça normal olsa da 25 yaş altı insanların sayısının biraz daha fazla olmasını beklerdim ben, ailesiyle gelenleri saymazsak seyirci kitlesinin sadece %10’u falan gençlerden oluşuyordu.

  • Öte yandan seyirci oldukça iyiydi bence. Yılların özlemini insanların sadece bakışlarından bile okumak mümkündü, ki her hareketini alkışlayarak, yer yer pek de eşlik edilmeyecek şarkılarına bile eşlik ederek aslında Cohen’i o kadar senedir nasıl bir heyecanla beklediğimizi ortaya koydular. Çok başarılıydı.

  • Konser başlangıç saati olarak 21.00 denmekteydi her yerde; ben de en fazla 5-10 dakikalık bir gecikme bekliyordum ama şaka maka tam 21.00’de, daha insanların önemli bir kısmı yerlerine yerleşmemişken orkestra sahneye çıktı; konser başladı. Böyle dakiklik de hayatımda görmedim desem yeridir.



  • Cohen tam bir zerafet adamı. Üzerindeki takım elbisesi, kafasındaki fötr şapkası ve cebindeki mendiliyle tam anlamıyla şık, zarif bir beyefendiydi.

  • Sadece görünümü öyle olsa yine bir derece, kendisinin tavırları da tam bir centilmene yakışır hareketlerdi. Yer yer diz çöken, şapkasını göğsüne dayayıp pür dikkat solo atanları seyreden, ardından solo atanları şapkasıyla selamlayan, özenle seçilmiş kelimelerle onore eden, performansını şiirlerle süsleyen bir müzisyen vardı karşımızda, büyülenmemek mümkün değil.

  • Cohen sahneye 10 kişilik bir orkestrayla çıktı. Orkestra elemanları ise çok sayıda enstrüman çalabiliyordu işin aslı. Sahnede Hammond klavyeden Arp ve Bandura’ya dek çeşitli enstrümanlar vardı, her biriyle de ayrı ayrı şovlar yapıldı.

  • Orkestra da Cohen gibiydi aslında: Tam tarifiyle “işini iyi yapan, takım elbiseli, zarif bir grup müzisyen”.

  • Everybody Knows, Alexandra Leaving gibi şarkıların bestelenmesinde katkısı olan Sharon Robinson da geri vokal olarak Cohen’e eşlik etti. Hatta Cohen, Boogie Street şarkısını Sharon’a söyleterek de bizi büyüledi diyebilirim.

  • Cohen’e vokallerde eşlik eden iki isim daha vardı: Charley ve Hatie Webb. Hali hazırda iki albüm yayınlamış olan bu iki genç kız kardeş sahnenin Cohen dışında en çok göze çarpan isimleri oldular. Cohen de kendilerine krediyi, If It Be Your Will’i onlara söyleterek verdi.

  • Daha önce buraya koyduğumuz setlistten çok da farklı bir setlistle karşılaşmadık aslında; ancak Chelsea Hotel’i söylemedi mesela, ben şahsen bir tek ona üzüldüm. Onun dışında 24 şarkılık, 3 saat süren bir konser oldu; pek çok insan tatmin olmuştur diye tahmin ediyorum.

  • Leonard Cohen tam anlamıyla şarap gibi bir adam. Tabi 10 yıl önceki halini seyretmedim hiç; ama albüm kayıtlarıyla karşılaştırıldığı zaman dün akşamki canlı performansıyla ciddi ciddi kırıp geçirdi bence herkesi. İyice çatallaşan, sigara kokan sesi Nick Cave / Tom Waits-vari olmuştu öncelikle; ve kesinlikle çok daha güzel duruyordu pek çok şarkısında. 74 yaşında olmasının da hiçbir olumsuz etkisini göremedim üzerinde, bir an olsun oturmayan, sahneyi hoplaya zıplaya terk eden enerjik bir dede vardı sanki karşımızda.

  • Hiç yazmadım ama genel olarak da değerlendireyim: Konser mükemmeldi, ve kesinlikle abartmıyorum. Bu mükemmelliğe ulaşmasına sebep olan şey de bence konsere dair bütün her şeyin tarifsiz bir kusursuzlukta işlemiş olmasıydı. Ses sistemiyle ilgili tek bir problem dahi yazamam mesela; hatasız, zarif bir orkestra orada, elbette bütün ihtişamıyla Cohen orada, hatta seyirci bile iyi. Fark edenler olmuştur belki; konser sırasında bir ara yıldız kaydı, bir şey dileyemedim bile.

  • Konserin en güzel şarkılarını sırasıyla In My Secret Life, I’m Your Man, Who by Fire ve Hallelujah olarak belirleyebilirim. Cohen’in sadece ve sadece I’m Your Man söylemesi için bile gidilebilecek bir konser oldu hatta.

  • Genel olarak bakıldığında, etkisi yıllarca geçmeyecek 3 saatlik bir büyü gibiydi konser. Bu kadar zarif, bu kadar şık ve alçakgönüllü insanları sahnede seyretmek, onların yaptığı, hissettiği müziği onlarla birlikte hissetmek ve paylaşabilmek; Cohen’i canlı canlı, “Tonight, we will give you everything we’ve got” dediği ve bunu da gerçekten yaptığı bir konserde seyretmek tarifi olmayan, insanın hayatında bir kez daha yaşama ihtimali gerçekten çok düşük olan bir deneyim. Hali hazırda 6 Ağustos Perşembe akşamı gerçekleşecek olan konserlerine saatler varken, bence bir bilet almakta fayda var.
Share This
Subscribe Here

0 yorum:

 
Avaz Avaz Dergisi

izliyorlardı

Avaz Avaz Copyright © 2011 BeMagazine Blogger Template is Designed by Blogger Template
In Collaboration with fifa