22 Ağustos 2009 Cumartesi

Küreselleşen Vicdan: Barış Manço - MJ

Saygısız kelimesi bana doğrultuğunda, vereceğim tepkinin faydasızlığını göz önünde bulundurarak çoğunlukla karşı tarafa zarar verici olan yolu seçerim. Faydasız sevgi gösterileri ile kıyaslandığında kefenin benden yana ağır basması hoşuma gidiyor.

"Kör ölür, badem gözlü olur" kişisel iletiler vasıtasıyla siber alemin ahiretine gönderilen sayısız mesajın bendeki cevabı bu oldu. Şimdi ölümünün üzerinden geçen haftalara bakarak her şey günlük rutinine döndü diyebiliriz. Bu sıkıntıyı çok daha güçlü bir biçimde Barış Manço'da yaşamıştım. Televizyonda rastladıkça kanal değiştirdiğim bir ismin ölümüne vicdan azabı duymamı istemişlerdi. Yaşarken ilgilenmediğim Barış Manço'yu ölümünden sonra takdir etmek durumunda kaldım. "Mançoloji" kasetlerinin kapağında yazan tüm yazıları okuyacak kadar da özveri gösterdim üstelik. "Domates biber patlıcan" şarkısını müstehzi nağmelerle seslendirmek bana çok kolay gelmişti.

Toplumun beklentilerini yadsıyıp yüksek sesle müzik dinlemenin gençlikle, özgürlükçülükle ya da iyi insan olmakla alakasını asla çözemediğim için o beklentilere yanıt vermek için elimden geleni yaparım. İçimde bir Dexter olmadığını bildiğim için bu durum bende bir sıkıntı ya da yabancılaşma duygusu da yaratmıyor. Herkes birbirine Barış Manço'nun hayırseverliğini, çocuk sevgisini ve ülkesine olan katkısını anlatırken; her seferinde tüm bunlardan hiç haberi yokmuş ve ilk defa duymuş gibi yapmak da kolaydı. Bu yüzden eldeki parçaları kullanıp ortaya en iyisini koymam gerekti. Tartışılmayacağına karar verdiğim tüm bilgileri kendimden aşağı gördüğüm insanların ilgisine sundum. Zaman geçtikçe denklerime ve üstlerimle de konuşmaya başladım. Müzik dersinde "Neden bu ülkede bir Barış Manço haftası yok" diye yaptığım çıkış en parlak işlerden birisiydi. Branş öğretmenlerinin öğretmenler odasında en çok konuşanlar olduğunu anlamak çok zor olmamıştı. Haftalık ders saatlerinin azlığı onları çoğu ders saatinde tenefüste meslekdaşlarıyla ne konuşacaklarını düşünmeye itiyordu.

Yaşarken ilgilenmediğim Barış Manço ölümünden sonra bana bir miktar saygınlık getirmişti. Kendimi ona borçlu hissetmek bir yana neden daha önce bu konuda bana bir yardımda bulunmadığını düşünüyordum. Barış Manço hakikaten sevilmesi gereken bir isim değildi. Bulgaristan'da ve bize benzeyen diğer pek çok Dünya ülkesinde benzeri bulunan meşhurlardan birisiydi. Sınıfın komik çocuğunun yaptığı esprileri komik bulmamasına rağmen gülen bir çocuk olmanın getirdiği tecrübe sayesinde Barış Manço krizini de güzel yönetmiştim. Çocuğun yaptığı esprilerden farklı olarak Barış Manço büyük ikramiyeydi, sadece bir kere vururdu. Parayı kazanır kazanmaz karısını boşayacak bir piyango talihlisiydim. İlk iş olarak kendimden aşağı gördüğüm arkadaş çevremi değiştirdim. Kazandığı paraya rağmen 20 yıl sonra tornacı olan adamlardan farklıydım. Popülerliğin zirvesindekilerden sadece teveccühlerini topladım. Klasmanım daha orta halli olanlardı. İki lig birden yukarı çıkmak bana kâr getirmeyecekti.

Ölümünün üstünden yıllar geçen Barış Manço fenomenim, bazıları için tarihi tekerrür ettiriyor. Michael Jackson öldükten sonra Barış Manço'ya gösterilen alakaya sahip oldu. Bu sefer farklı olan onun Dünya çapında bir yıldız olması değil. Michael Jackson görece genç sayılan akranlarım için bile nostalji değeri olan bir isimdi. Barış Manço öldüğünde henüz yüzünü eskitmemişti. Michael Jackson öldüğünde yüzünün hâli post-9/11 insanının ruh halini anlatan bir plastik sanat eseri bile olabilirdi. Michael Jackson bu kuşağın samimiyetsizlikte haddini aşmasına sebep oldu. Nostaljinin de taklit edilebileceğini çağdaş sahne sanatçılarına gösterdi. Bu farklılığın getirisi olarak benim yaptıklarımın da ilerisine geçecek birileri çıkacaktır. Michael Jackson farkında olmadan Barış Manço'dan çok daha fazla hayat kurtardı.

Michael Jackson konser performanslarının endişesi ile aldığı ilaçlar yüzünden, Barış Manço ise cinsel performansını attırması için aldığı Viagra nedeniyle öldü.
Share This
Subscribe Here

2 yorum:

Adsız dedi ki...

saçmalamışsın zaten yazında nasıl birisi olduğunu açıkca yazmışsın

berhan on 12/5/10 12:41 ÖÖ dedi ki...

bazen insanların bir durumu,gerçekliği anlamasının veya hazmetmesinin en kolay yolu kurgu oluyor. buyrun o zaman bir de buradan yakın:

http://avazavazdergisi.blogspot.com/2009/10/samimiyetsiz-c-merasimi.html

 
Avaz Avaz Dergisi

izliyorlardı

Avaz Avaz Copyright © 2011 BeMagazine Blogger Template is Designed by Blogger Template
In Collaboration with fifa