Kocaman, rengarenk ve pozitif graffiti işleri
Mylo Xyloto'nun birkaç ay önce Every Teardrop Is A Waterfall'la müjdelenmesi sebepsiz değilmiş: Mylo Xyloto; kocaman, bariz, hacimli, bol patlamalı, cesur ve net. Çağlayanlardan farksız.
Mylo Xyloto büyük sürprizlerle dolu değil ve bu iyi. Coldplay, başından beri yaptığını ve Viva La Vida'yla mükemmele yaklaştırdığını, şüphelerden ve gereksiz ayrıntılardan ayırıyor, basitlik+sürate inancı tazeliyor. Olanca cesaretle, her şeyi zirveye sabitliyor.
Mylo Xyloto, inkar etmenizi imkansız kılacaklardan. Düşünmenize fırsat bırakmadan sizi avucunun içine alacaklardan. Hareketsiz kalmayı opsiyonlardan çıkaracaklardan. Üstelik, Parachutes+Rush of Blood to the Head basitliğinden, X&Y karmaşasına hızlı geçiş yok. Dahası, Coldplay direktliğini gölgelemeye cüret edecek bir Viva La Vida konseptine de ihtiyaç duymuyor.
Mylo Xyloto, bütünüyle iyi hissetmekten ibaret. Tonlar, dinamizm, şarkı sözleri, albümün tamamına yayılan ''stadyum performansları için bestelenmiş'' hissiyatı, cesaret, netlik, ihtişam. (Yine de neredeyse her nakaratta ''ooooooo'' duymaktan bazen sıkılabilirsiniz.)
Viva La Vida alışkanlıklarından uzakta olduğunu söylemek güç. Öte yandan, Mylo Xyloto'da Parachutes+Rush of Blood to the Head kırıklığının, X&Y döneminde Fix You örneğiyle, Viva La Vida döneminde Violet Hill, Lost ve Viva La Vida örnekleriyle ''bittersweet''e evrilmesinin bir adım sonrasının, altı çizili halini deneyimliyoruz.
Coldplay parçalarında alışık olduğumuz düşük tempo-yükseliş-düşük tempo, Mylo Xyloto'da yok. Daha doğrusu, Mylo Xyloto hemen hemen zirvelerden ibaret.
Every Teardrop Is A Waterfall: Rengarenk, hızlı, pozitif, tümüyle zirve; loop'taki harikulade tuşlulara hakkını teslim etmek şart.
Paradise: Dansa daha yakın, yürüyüşü daha yalın, daha stabil bir Viva La Vida parçası gibi. Yaylıların üstünde, Nine Inch Nails/Linkin Park parçalarında sırıtmayacak bir melodiyi loop'ta tuttuğunuzda ortaya çıkan şey, fena halde pozitif.
Charlie Brown: Yine loop'ta, yalnızca kutlamalara ve şenliklere yakışacak bir melodi. Every Teardrop Is A Waterfall patlamaları, enerji. Albüm kapağında renk cümbüşü ve grafiti vurgusu, Charlie Brown'la anlam kazanıyor.
Hurts Like Heaven: Coldplay'den çıkan en hızlı parça. Tuşlular, dans, tansiyon için mühendis işi bir gitar tonu. Okşamak için yazılmış gibi.
Princess of China: Rihanna düeti, parçayı gece kulüplerinin favorisi yapmayacak. Parçanın Coldplay tarafında işlevi farklı: Viva La Vida alışkanlıkları, grubun R&B'ye rahatlıkla yaklaşabileceğinin kanıtı.
Major Minus: Chris Martin'in uzun süre önce Thom Yorke taklidi yapmaktan vazgeçtiğini sanıyordum. Albümün en zayıflarından. Umarım son deneme olur.
U.F.O: Albümün ve muhtemelen Coldplay'in en kötü gitar işlerinden. Albümün ikinci zayıf halkası.
X&Y belirsizliğinden sonra Viva La Vida isyanı ve savaş ilanını, Mylo Xyloto bağımsızlık kutlamalarını andırıyor. Chris Martin ve Coldplay tarafında cesaret için en uygun zaman: Mylo Xyloto bir iyi hissetme deklarasyonu, basitlik+sürat+cesaret manifestosu.
Bono'nun fazla seçeneği olduğunu söylemek zor. Alternatiften ana akım rock'a, oradan ''pozitif pop rock'' denebilecek sulara, bu kadar pürüzsüz bir konumlanma yapmak kimseye nasip olmadı.
Chris Martin'in ilk çocuğuna ''Apple'' adını koyması görünüşe göre başlangıçtı.
İkinci çocuğuna ''Steve Jobs'' adını vermesi için bir engel yok.
1 yorum:
Güzel bir inceleme olmuş ancak Major Minus ve UFO eleştirinize katılmıyorum.
Major Minus gayet güzel bir şarkı hatta albümdeki tek farklı şarkı diyebilirim. UFO'da çok iyi olmasada dinlenebilir olmuş.
Benim beğenmediğim ise Hurts Like Heaven parçası oldu. Daha doğrusu hızlı girişini beğenmedim onuda ancak albümdeki sıraya koyunca giderebiliyoruz bunun sonucundada 5 dakikalık bir şarkı elde etmiş oluyoruz...
Yorum Gönder