Uzun zamandır bekliyorduk, geldiler, rüzgar gibi geçtiler...
The Clientele eşsiz bir topluluk benim için. Tınılarındaki naiflik, tavırlarındaki mütevazilik, şarkı sözlerindeki şiirsel anlatımlar ve edebi göndermeler kısacası dokundukları, yarattıkları her şey sıkıntılı anlarımın can simidi, güzel şeylerin hala varolduğunun habercisi. İfade ettiklerim gruba karşı hissetiklerimin yalnızca fragmanı, hal böyle iken konserden beklentilerimin ne denli yüksek olduğunun tahmini zor olmasa gerek.
Evet, uzunca bir süredir kendilerini bekleme halindeydik, heyecanlıydık. Önce 2 Ekim dendi ardından 4 Aralık’a ertelendi. Konserin ertelenmesinin de etkisiyle Londralı topluluğa karşı duyulan özlem ve beklentiler de epey arttı tabii. İcra ettikleri müzik tadında yani dream pop civarlarında rüya gibi, sakin, romantik bir buluşma gerçekleşeceği ümidindeydik lakin tecrübe ettiğimiz umduğumuz gibi değildi.
Saat 23.00’da Bronx Pi Sahne’de yerini alan topluluk Since K Got Over Me ile dinleyicilerine merhaba dedi. Herkesin çılgına dönmesi, konser havasına adapte olabilmesi adına isabetli bir seçimdi. 2 şarkı sonrasında yine Strange Geometry albümlerinden My Own Face Inside The Trees’i çalmaları kalbimi bir hayli fethetti, grup ne yapsa ne etse aleyhinde iki kelam laf edemem bundan böyle hissiyatına büründüm. Reflections After Jane de playlist’e dahilse olduğum yere çakılır, gruba epey odaklanır ve müziklerinin içine fazlasıyla girerim diyordum. İlerleyen vakitler Reflections After Jane’i de çaldılar fakat sadece The Clientele’ye odaklanmak mümkün olmadı.
Sebepleri sıralamadan peşinen belirtmeliyim ki; bu konuda en az The Clientele’yi benimseyen, sevip sayan, konserine gelen diğer insanlar kadar tepkili ve üzüntülüyüm. Konserde bir tutam insan olmaması ilk bakışta konser atmosferi, büyüsü doğrultusunda olumlu bir detay gibi algılansa da kalabalığın manasız çığlıklar atması, konser adabından uzak olması müziğin içine girebilmekten geçtim, müziği duyabilmeyi dahi nimetten saymamıza sebep oldu. The Clientele’nin kış ninnisi kafasındaki şarkılarına odaklanmak, isli, puslu nağmelerine canı gönülden kulak verebilmek imkansıza yakın bir hal aldı. ‘Dinleme’ mevzusunda epey başarısız ve sorumsuz olan kitle gece boyunca susmak nedir bilmedi. Bir an için grubun sahneden çekip gideceğini düşünmedim değil.
Olumsuzluklar vokal Alasdair Maclean’in sesine de yansıdı, gürültüyü bastırmak için çabaladı. Memnuniyetsizliğini yüzünden okumak zor değildi. Mel Draisey’nin de kırıldığı için kemanının sesini duyamadık, üzüntüsünü dile getirdi, her zamanki zarif halleri, hareketleriyle cezbetti. 1 saat süren konser, şarkı seçimleri ve grubun akıp giden performansıyla bütün olumsuzluklara rağmen ortalamanın üzerindeydi. Çok çok daha güzel olacakken dinleyicinin gazabına uğramış olmasıyla unultulmazlar listesine girmeyi kıl payı kaçırdı. Bis için dönen ekip 2 şarkı daha çaldıktan sonra tadı damağımızda kalan, keşke tekrar gelseler dediğimiz, teselli mahiyetinde bir gece geçirmemize vesile olup gitti.
Şarkı listesini de es geçmeyelim: Since K Got Over Me, We Could Walk Together, I Wonder Who We Are, My Own Face Inside The Trees, Saturday, Jerry, Lamplight, I Know I Will See Your Face, Bonfires On The Heart, The Garden At Night, Reflections After Jane, Somebody Changed, Bookshop Casanova.
*Fotoğraflar için Yağız Onat'a teşekkürler.
0 yorum:
Yorum Gönder